4 hafta önce Afganistan'daki İslam Emirliği yönetiminin lideri Şeyhu'l Hadis Mevlevi Hibetullah Ahundzade, Ramazan Bayramı dolayısıyla bir tebrik mesajı yayınladı. Ahundzade'nin mesajı İslam Emirliği yönetimi sözcüsü Zebihullah Mücahid tarafından sosyal medya üzerinden servis edildi. Başta Afganistan halkı olmak üzere dünyadaki tüm Müslümanların yaklaşmakta olan Ramazan Bayramı'nı tebrik eden Ahundzade "her şeyden önce, hayatın doğruluk ve mukaddes ilkelerle yönlendirildiği İslam şeriatı sistemini bize bahşettiği için Allah'a şükretmeliyiz" ifadelerini kullandı ve sözlerini şöyle sürdürdü: "Yüce Allah bize İslam şeriatı sistemini, barışı, kardeşliği ve birliği bahşetmiştir. Tüm bunlar onlarca yıldır mahrum kaldığımız nimetlerdir. Şimdi Allah bize bu nimetleri hatırlattığına göre şükretmek, onları kabul etmek, desteklemek, uygun şekilde ıslah etmek ve iyilik için çabalamak bizim görevimizdir." Ahundzade, alimlere de çağrıda bulunarak, "bu kişilerin Afganistan halkını ve yetkililerini Allah'a kulluğa yönlendirmek için büyük bir sorumluluk taşıdığını" vurguladı. Ahundzade'nin mesajında Afganistan'da uygulanan şeriat sisteminin muhafaza edilmesine vurgu yapıldı: "İslam'da Allah yolunda cihat, İslam şeriatını tatbik etmek için çok önemli bir araçtır. Ayrıca, mücahitler tarafından yapılan fedakarlıkları korumak ve toplumun korunmasını sağlamak temel hedeflerdir. Bu hedeflere ulaşmak için adaletin sağlanması, şeriat temelli yasal sınırların ve cezaların uygulanması ve şeriat ilkelerine bağlılığın sağlanması gibi çeşitli stratejiler kullanılmıştır. Ayrıca, baskıya direnmek ve ezilenleri savunmak zorunludur." Ahundzade'nin bayram mesajında vurgulanan bir diğer husus da eğitimdi. Yeni neslin eğitimi için çabaların sürdüğünü kaydeden Ahundzade şunları söyledi: "Yeni neslin dini ve modern eğitimi için Eğitim Bakanlığı tüm il ve ilçelerde geniş bir yapıya sahiptir ve yüzlerce dini ve bilimsel merkezi faaliyete geçirmiştir. Ayrıca, çeşitli illerde ve bazı ilçelerde tüm yetimlere günlük bakım, eğitim ve sponsorluk sağlamayı amaçlayan yetimhaneler de kurulmuştur ve bunlar bağımsız bir yönetim tarafından idare edilmektedir. Çocuklarına iyi bir terbiye, eğitim ve dini bilgi edinmeleri için fırsatlar sağlamak her Müslümanın sorumluluğudur." Afganistan'da güvenliği sağlamak için önemli bir çaba gösterildiğine vurgu yapan Ahundzade, Afgan halkına İslam Emirliği yönetimiyle güvenliği koruma hususunda iş birliği yapmaları çağrısında bulundu. Ülke ekonomisinin geliştirilmesine yönelik çabalara da değinen Ahundzade şu ifadeleri kullandı: "İslami sistemde, halkın ekonomisini geliştirmek şer'i bir sorumluluktur. İslam Emirliği, istihdam ve ekonomik fırsatlar sağlamak için işletmelerin kurulmasını ve kamu refahı faaliyetlerini teşvik ederek, imkanlar dahilinde halkının ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmaktadır. Ayrıca boş oturmamak gerekir. Bireysel ve toplu olarak çalışma fırsatları sağlamaya çalışılmalı, yeni işletmeler kurulmalı, tarımsal ticaret teşvik edilmeli, endüstriyel çalışma için fırsatlar oluşturulmalı, hükümetle iş birliği yapılmalı ve ülke ekonomisi güçlendirilmelidir. İslam Emirliği de buna elverişli bir ortam sağlayacaktır. Çiftçilerin, zanaatkarların ve fabrika sahiplerinin işlerini kurmaları ve büyütmeleri için adil bir zemin sağlayacaktır. ve ortak çabaların bir sonucu olarak ekonomimiz büyüyecektir. Allah'a iman edin ve rızkınızı kazanmak için tüm meşru yolları takip edin, gayrimeşru işlerden kaçının, helal gelir elde edin ve açgözlü olmayın." Ahundzade'nin açıklamasında Afganistan'ın bölge ülkeleriyle ilişkilerinden de bahsedildi. Diğer ülkelerle iyi ilişkiler kurulmak istenildiği kaydedilen açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Afganistan İslam Emirliği, İslami ilkeler doğrultusunda, diğer ülkelerle karşılıklı saygı ve anlayışa dayalı iyi ilişkiler kurmaya çalışmakta ve herkesi İslam Emirliği'nin iyi niyet ve samimiyetinden şüphe duymamaya davet etmektedir. Afganistan'ın egemenliğine, bütünlüğüne ve haysiyetine saygı gösterilmesini, her türlü anlaşmazlığın diyalog yoluyla ve karşılıklı saygı çerçevesinde ele alınmasını bekliyor ve talep ediyoruz. Uluslararası ilişkiler alanında, yüce İslam dini ışığında dengeli ve ekonomi odaklı bir politika izlemeyi hedefliyoruz. Afganistan'ın güvenliği, istikrarı ve refahının diğerleri için elverişli bir fırsat olmasını sağlayarak tüm milletlerle diplomatik ve ekonomik ilişkiler kurmaya çalışıyor, uluslararası toplumu İslam Emirliği ile iyi ilişkileri sürdürmeye ve karşılıklı fayda anlayışı içinde stratejiler benimsemeye çağırıyoruz." Ahundzade'nin açıklamasında Gazze Şeridi'nde 7 Ekim'den bu yana devam eden İsrail saldırılarından da bahsedildi. Filistin halkının İslam ülkeleri tarafından mümkün olan her şekilde desteklenmesi gerektiğini belirten Ahundzade şu ifadeleri kullandı: "Filistin meselesi gerçekten de tüm İslam ümmetini ilgilendiren bir konudur. İsrail saldırganlığı ve işgaline karşı Gazze halkıyla dayanışma içindeyiz. Mazlum Filistinlilerin içinde bulunduğu kötü durumu ele almak ve İsrailli işgalciler tarafından işlenen her türlü adaletsizliği ve saldırganlığı toplu olarak kınamak İslam ümmetinin görevidir. Kaynaklarımızı seferber etmeli ve acılarını hafifletmek ve çatışmanın adil bir şekilde çözülmesi için çalışmak üzere Filistin'i mümkün olan her şekilde desteklemeliyiz. Uluslararası toplumun Filistin halkının karşı karşıya kaldığı adaletsizlikleri etkili bir şekilde ele almakta yetersiz kalması üzüntü vericidir. İnsan haklarını koruma iddialarına rağmen, devam eden zulmü engellemek ve bu adaletsizliklerin faillerini sorumlu tutmak için anlamlı bir eylem eksikliği söz konusudur. Bu durum gerçekten de derin bir üzüntü kaynağıdır ve tüm sorumlu tarafların bu vahim durumu ele alma konusundaki yükümlülüklerini yerine getirmelerine duyulan acil ihtiyacın altını çizmektedir." İslam Emirliği lideri Ahundzade, ülkede uygulanan uyuşturucu yasağına da vurgu yaparak, ülkenin uyuşturucudan tamamen temizlenmek istenildiğini vurguladı: "İslam Emirliği, uyuşturucu yasağını sıkı bir şekilde uygulayarak ve uyuşturucu ekimi, üretimi ve kaçakçılığını ortadan kaldırmak için etkili önlemler alarak ülkedeki İslami yükümlülüklerini yerine getirmeye kararlıdır. İslam Emirliği, uyuşturucusuz bir Afganistan'a duyulan ihtiyacı vurgulayarak, kendi halkından destek ve iş birliği talep ederek, bu önemli görevi kesin bir azim ve kararlılıkla yerine getirmeye kararlıdır. Ayrıca Kabil ve diğer vilayetlerde uyuşturucu bağımlılarını rehabilite etmek ve topluma güvenli bir şekilde geri dönmelerini sağlamak için çalışmalar devam etmektedir. İslam Emirliği bu sorumluluğu ciddiye almakta ve bağımlılığın hem bireyler hem de aileler üzerinde yol açtığı acı ve ızdırabın farkındadır. Afganistan halkı, kararnamenin uygulanmasında mücahitlerle iş birliği yaparak bu sorunun üstesinden gelmekle yükümlüdür." Ahundzade mesajının sonunda İslam Emirliği yönetimi yetkililerine de seslendi. Ahundzade açıklamasında yetkililere halka yumuşak davranmaları, kendi aralarında iyi geçinmeleri, ahirete önem vermeleri, adaletli olmaları uyarısında bulunarak şunları kaydetti: "Güvenlik, sert olmaktan değil şeriat ve adaletten kaynaklanır. Adaletsizlik ve şeriata karşı davranmak güvenliği kaldırır. Bu nedenle her yetkilinin ve her bireyin kendi kendini düzeltmelidir zira bunların yaptığı yanlışlar tüm sistemi olumsuz etkilemektedir. Zulmün hüküm sürmesine izin verilirse, sonunda bu tüm sistemi yozlaştıracaktır. Bu nedenle, bir kişi zulme maruz kaldığında, mazlum ile Allah arasında bir perde olmadığından, bu durum tüm sistemin bütünlüğünü etkiler. Bu çağda, gelecek nesillere iyi bir tarih, sağlam yasalar ve güçlü ilkeler ile olumlu bir miras bıraktığımızdan emin olmalıyız. Ahirete daha fazla önem vermeli ve Allah'ın rızasını aramalıyız. Koruyan gerçekten de Allah'tır. Rızkınızı belirleyen yalnızca Allah'tır. Allah'ın dilemesi dışında kimse rızkınızı artıramaz, eksiltemez ve ömrünüzü uzatamaz. Bu nedenle iman edin ve Allah'ın rızasını arayın."
5 ay önce Kazakistan yönetiminin Taliban'ı ülkede yasaklı olan örgütler listesinden resmi olarak çıkardığı bildirildi. Kazak yetkililer Taliban'ı yasaklı örgütler listesinden çıkarma kararı aldı. Kazakistan Dışişleri Bakanlığı Resmi Sözcüsü Aybek Smadyarov kararı Kazinform Haber Ajansı'na verdiği demeçte açıkladı. Smadyarov, Kazakistan'ın ulusal yasaklı terör örgütleri listesini güncel tutmak amacıyla düzenli olarak gözden geçirdiğini ve Taliban'ın bu listeden çıkarılmasına karar verildiğini kaydetti. Sözcü Smadyarov, Taliban'ın Birleşmiş Milletler'in terör listesinde de yer almadığını hatırlattı. Ancak Smadyarov, Kazakistan'ın bölgedeki siyasetinin, Afganistan'a ve Taliban'a ilişkin BM Güvenlik Konseyi ve Genel Kurulu tarafından kabul edilen kararlar paralelinde süreceğini vurguladı. Kazakistan bu yılın Nisan ayında, Afganistan'daki İslam Emirliği yönetiminin ülkedeki diplomatlarını akredite etmişti. Kazak yönetimi, bu kararın İslam Emirliği yönetimini diplomatik olarak tanımak anlamına gelmediğini belirtmişti. Öte yandan, kararın ardından Kazakistan'ın Afganistan Büyükelçisi Alim Han Yasin Galdiyev, başkent Kabil'de Afganistan Dışişleri Bakanı Emrhan Muttaki ile bir araya geldi. Kazakistan'ın kararını memnuniyetle karşıladıklarını belirten Muttaki, Afganistan ve Kazakistan arasındaki ilişkilerin mevcut seyrini her iki ülke için de olumlu ve faydalı olarak nitelendirdi.
5 ay önce Taliban her yaştan Afgan kız çocuğuna geleneksel olarak yalnızca erkek çocuklara yönelik olan dini okullarda eğitim görmesine izin verildiğini açıkladı. Eğitim Bakanlığı sözcüsü Mansor Ahmad AP'ye yaptığı açıklamada, kızların devlet kontrolündeki veya özel medreselerde eğitim görebildiğini söyledi.
5 ay önce Mali'nin kuzeyinde son haftalarda şiddetli çatışmalar yaşanıyor. Çatışmalarda Mali cuntası ve Rus Wagner güçlerinin yanı sıra ayrılık yanlısı Tuareg güçler ve cihat yanlısı gruplar da yer alıyor. Afrika üzerine araştırmalarıyla bilinen Wassim Nasr, bölgede devam eden çatışmaları France24'e değerlendirdi. yaşanmıştı. Bu cuntaların liderleri arasında yeni bir ittifak mı doğuyor? Evet, ancak bu daha ziyade sembolik, anlarsınız ya. Elbette 15 Eylül'de bir anlaşma oldu, ancak bilmek gerekiyor ki bu anlaşma Rus himayesinde yapıldı. Mali, Burkina Faso ve Nijer'den heyetler Bamako'da Rus temsilcileriyle bir araya geldi. Anlaşma da 15 Eylül'de ilan edildi. Aynı gün ABD yönetimi de Nijer'deki operasyonlarının devam ettiğini ilan etmişti. Bu, Burkina Faso ve Mali'de Fransa ile aynı hataları yapan Amerikan politikasına büyük bir darbe niteliğinde. Bu hata, terörle mücadele çabalarını sürdürmek için yeni cuntalara, yeni darbelere açık olma düşüncesi. Ancak bugün cuntaların farklı ajandaları olduğunu görüyoruz. (15 Eylül'de yapılan) Anlaşmada ilginç olan şey ise 5'inci ve 6'ncı maddeler. Bu maddelere göre ülkelerden biri başka bir ülke tarafından saldırıya uğrarsa diğerleri de ona yardım etmek için seferber olacak. Akıllara elbette Nijer'de devrik lider Muhammed Bazum'u göreve yeniden getirmek için askeri bir hamlede bulunabilecek olan ECOWAS geliyor. Ancak 6'ncı maddede de ülkelerden birinde isyan çıkarsa diğer ülkelerin de oraya müdahil olabileceği belirtiliyor. Bu da aklımıza büyük ölçüde Mali'de bugünkü Tuareg isyanına diğer ülkelerin müdahil olabileceğini getiriyor. Ancak bir kez daha söylemek gerekiyor ki bu anlaşma daha ziyade sembolik. Zira üç ülkenin de zaten çok fazla sorunu var. Sınırlarını kontrol edemiyorlar, topraklarının büyük bir bölümünü kontrol edemiyorlar. Bu sebeple anlaşma daha ziyade sembolik. Anlaşmanın neler getireceğini ilerleyen günlerde göreceğiz.
7 ay önce Eş-Şebab'ın sürekli yenilgiye uğramasına ve operasyonun tüm aşamalarının başarısızlıkla sonuçlanmasına rağmen Somali ordusu, Amerikan desteğiyle Somali'nin güneybatı bölgelerinde operasyonlara başlayacak. Bu bölgeler aynı zamanda Tevhid sancağı altında binlerce insanın yaşadığı Eş-Şebab'ın karargâhı olarak da değerlendiriliyor.
7 ay önce Somalinin orta bölgesi Hiran'da hükümet güçleri ve Eş-Şebab mücahitleri arasında çıkan şiddetli çatışmada hükümetten 11 asker öldürüldü ce 16'dan fazla asker yaralandı.İki asker esir alındı.Ganimet olarak silahlar ve askeri araç ele geçirildi..
10 ay önce Google, Apple'ın ürettiği AirTag'lerin Android cihazlar üzerinden anlık olarak konum izleme özelliğinin engellenebileceği açıkladı. Ayrıca, Android kullanıcıları takip edilen AirTag'leri tespit ederek uyarı alacaklar. Bu yeni özellikle birlikte, kullanıcılar AirTag'ler tarafından izlenmekten kaçınabilecekler. Google, AirTag'lerle çalışan "Bilinmeyen Takipçi Uyarıları" sunacak ve diğer takip cihazı üreticileriyle işbirliği yaparak kapsamı genişletmeyi planlıyor. Eğer sahip olmadığınız bir AirTag, sizinle birlikte seyahat ederken tespit edilirse, sahibinin konumunu gösteren bir bildirim alacaksınız. Bu bildirime dokunduğunuzda, takip cihazının hareket ettiği rota üzerinde bir harita açılacak. Google, bu konum verilerinin şifrelendiğini ve kullanıcılarla asla paylaşılmadığını vurguluyor. Ayrıca, AirTag'i telefonunuzun arkasına getirirseniz (NFC alanının içinde), bazı takip cihazlarının sahipleri hakkında "telefon numaralarının son dört hanesi gibi" bilgileri görüntüleyebileceğini belirtiyor. Takip cihazlarını devre dışı bırakmak için Google, kullanıcılara bir bağlantı sağlayarak nasıl yapılacağına dair bilgiler verecek. Bu adımlarla kullanıcılar, takip edilme konusunda daha fazla kontrol sahibi olacaklar.
10 ay önce Microsoft destekli bir yapay zeka (AI) firması olan OpenAI, ChatGPT uygulamasının Android sürümünü yayınlayarak chatbot erişilebilirliğini genişletti. Ancak uygulama henüz Türkiye'de kullanıma sunulmadı. Mayıs ayında iOS uygulamasının piyasaya sürülmesinden sonra gelen bu Android lansmanı, ChatGPT uygulamasının OpenAI'nin web sitesi dışında ilk kez tüm dünyadaki kullanıcılar tarafından erişilebilir olmasını sağlıyor.ChatGPT Android uygulaması, kullanıcı geçmişini cihazlar arasında senkronize etme yeteneği, ses girişi ve anında yanıtlar, öneriler, e-posta veya sunum taslakları için sohbet botuna hızlı erişim ve daha fazlası gibi çeşitli özelliklerle birlikte geldi.Kullanıcılar, OpenAI'nin dahili ses tanıma özelliğini kullanarak, çeşitli konularda soru sormak, yanıt almak ve yardım almak için üretici yapay zeka ile etkileşime girebiliyor. ChatGPT Plus uygulaması, en az bir Android 6.0 sürümü gerektiriyor ve aboneler, ihtiyaçlarına göre GPT-3.5 ve GPT-4 dil modelleri arasında geçiş yapabiliyor. HANGİ ÜLKELERDE KULLANIMA AÇILDI?OpenAI, Android'in en popüler mobil işletim sistemi olduğu veya Android için ChatGPT uygulamasını başlatarak bilgisayar kullanımının sınırlı olduğu yerlerde yapay zeka teknolojisi kullanılabilirliğini genişletmeyi amaçlıyor.Android için ChatGPT uygulamasına Brezilya, Bangladeş, Hindistan, ABD, Arjantin, Kanada, Almanya, Fransa, Endonezya, İrlanda, Japonya, Meksika, Filipinler, Nijerya, İngiltere ve Güney Kore'de erişilebilir.Önümüzdeki hafta OpenAI, erişilebilir olduğu ülke sayısını artırmayı planlıyor.
10 ay önce Güney Koreli bilim insanları 1911'den beri çare aranan bir zorluğun üstesinden gelerek, oda sıcaklığında çalışan ilk süperiletkeni geliştirdiklerini duyurdu. Keşif, normal koşullarda laboratuvar dışında çalışabilen bir süperiletkenin kullanıma girmesini sağlayabilir. Uzmanlar bunun devrim niteliğinde bir gelişme olacağını söylüyor. 1911'de Hollandalı fizikçi cıvanın -269 dereceye kadar soğutulduğunda elektriği hiç direnç göstermeden ilettiğini keşfetmişti. Fizikçi buna "cıvanın süperiletken hali" adını vermişti. Süperiletkenlerde elektrik akımını oluşturan elektronlar, atomların arasında hiçbir atoma çarpmadan akıp gidiyor. Böylece havada adeta uçarak saatte 500 kilometreden hızlı giden maglev trenleri veya uçan kaykaylar gibi yenilikçi teknolojilerin önü açılıyor. Öte yandan bilim insanları 1911'deki keşiften beri daha yüksek sıcaklıklarda süper iletken hale gelen malzemeler geliştirmeye çalışıyor. Kuantum Enerji Araştırma Merkezi'nin CEO'su Sukbae Lee'nin de aralarında yer aldığı bir grup araştırmacı, bu sorunun üstesinden gelerek oda sıcaklığında süperiletken hale gelen bir malzeme geliştirdiklerini bildirdi. Hakem değerlendirmesinden geçmeyen ve internet sitesi ArXiv'de erişime açılan makalede bu malzeme LK-99 diye adlandırıldı. Araştırmacılar, LK-99'un 127 derecelik sıcaklıkta bile süperiletkenliğini koruduğunu öne sürdü. Öte yandan, LK-99 oda sıcaklığında süperiletken hale geldiği öne sürülen ilk malzeme değil. Birkaç yıl önce saygın bilimsel dergi Nature'da yayımlanan bir makalede, 15 derece sıcaklıkta süperiletken hale gelebilen bir malzeme geliştirildiği duyurulmuştu. Ancak bu malzemenin çalışması için 2,5 milyon atmosferik basınç gerekiyordu ve bu da uygulanmasını yine zorlaştırıyordu. Ayrıca bazı hesap hatalarının tespit edilmesi üzerine makale yeniden yayımlanmak üzere geri çekilmişti. Araştırmacıların bildirdiğine göre LK-99, süperiletken olmak için yüksek basınç da gerektirmiyor. Araştırma makalesinde, "Tüm kanıtlar ve açıklamalar, LK-99'un oda sıcaklığında ve ortam basıncında süperiletken hale gelen ilk malzeme olduğunu gösteriyor" ifadeleri yer aldı: LK-99; mıknatıslar, motorlar, güç kabloları, maglev trenleri ve hatta kuantum bilgisayarlar gibi çeşitli uygulama alanlarına sahip olabilir. Diğer yandan, araştırmacıların makalesine şüpheyle yaklaşanlar da var. Bilim yazarı ve Birleşik Krallık'ın Eski Lordlar Kamarası Üyesi Matt Ridley de o kişilerden biri. Ridley, The Spectator'da kaleme aldığı yazıda, "Makale, alanında çok az deneyime sahip, yeni kurulan bir enstitüdeki tanınmamış bir ekipten geldi. Hakem incelemesinden de geçmedi" dedi: Ancak bu olgunun kendisinin bir gün mümkün olabileceğini düşünmek için iyi nedenler var. Fiziksel açıdan imkansız bir şey değil.
4 hafta önce İran'ın İsrail'e yönelik uzun süredir beklenen misilleme saldırısını başlattığı bildirildi.Yerel kaynakların aktardığı bilgilere göre İran'dan fırlatılan çok sayıda Shahed (Şahid) drone'u İsrail'e doğru ilerlemeye başladı.Kamikaze drone'ların birkaç saat içerisinde İsrail'e ulaşabileceği kaydedildi. İsrail kamu yayın kuruluşu Kan da saldırının başladığını doğruladı.Öte yandan bu saldırı mevcut Tahran rejiminin kurulduğu günden bu yana İsrail'e yönelik ilk saldırı girişimi olarak kayıtlara geçti
5 ay önce İran yargı erkine bağlı Mizan haber ajansı, İran'ın Cuma günü İsrail istihbarat servisi Mossad ile bağlantılı "sabotajcı" olmakla suçladığı biri kadın dört kişiyi idam ettiğini açıkladı.İdamlar Batı Azerbaycan eyaletinde bu sabah gerçekleştirildi.Aralık ayı ortasında İran, Belucistan'da da Mossad ajanı olmakla suçladığı bir kişiyi idam etmişti.İdam edilen dört kişinin Vafa Hanareh, Aram Omari ve Rahman Parhazo ile Nasim Namazi adlı kadın olduğu belirtildi.İran'ın resmi ajansı IRNA'da yer alan yargılama videosunda, idam edilen kişilerin Türkiye'de bir Mossad ajanıyla iş birliği yaptıklarını itiraf ettikleri anlar yer aldı.İdam edilen kişiler yaptıkları işlerin adam kaçırmak, isimsiz hedefleri tehdit etmek, araçlarını ve evlerini ateşe vermek ve cep telefonlarını çalmak olduğunu belirtti.İdam edilen kişilerin gerçekten suçlu olup olmadıkları ise belirsizliğini koruyor. İran'ın daha önce de başta Beluçlar, Kürtler, Azerbaycan Türkleri ve Araplar olmak üzere idam ettiği muhalifleri işkence altında çeşitli suçları itiraf etmeye zorladığı biliniyor.
5 ay önce Bağdat hükümeti Başbakanı Muhammed Şiya es Sudani 28 Aralık Perşembe günü yaptığı açıklamada, ABD liderliğindeki koalisyon güçlerinin ülkedeki varlığına son vermek için çalıştıklarını söyledi. Irak'ı ziyaret eden İspanya Başbakanı Pedro Sanchez ile ortak bir açıklamada konuşan Sudani, ABD öncülüğündeki koalisyon güçleriyle ilişkilerini yeniden yapılandırmaya kararlı olduklarını belirtti. Sudani, "Kapasite sahibi Irak güçlerinin varlığıyla, Irak hükümeti uluslararası koalisyon güçlerinin varlığını sona erdirmeye doğru ilerliyor" ifadelerini kullandı. Öte yandan Sudani, Irak'ta ABD güçlerine ev sahipliği yapan üslere yönelik saldırıları da kınadı. Ancak Bağdat hükümeti Başbakanı, yabancı güçlerin Irak güvenlik güçlerini eğitme ve onlara danışmanlık yapma görevine sadık kalması gerektiğini de vurguladı. ABD bu hafta Irak'ta hava saldırıları düzenlemiş, Bağdat hükümeti söz konusu saldırıları kınamıştı
4 gün önce Gazze Şeridi'ni işgal eden İsrail ordusunun, bölgede Türkiye tarafından inşa edilen bir hastaneyi askeri üsse dönüştürdüğü bildirildi. Yerel kaynakların aktardığı bilgilere göre İsrail ordu güçleri, Gazze Şehri'nin güneyinde yer alan Türkiye-Filistin Dostluk Hastanesi'ni askeri üs olarak kullanmaya başladı. Hastane, İsrail ordusu Gazze Şeridi'ni bölmek için oluşturduğu Netzarim Koridoru üzerinde bulunuyordu. İsrail askerleri, geçtiğimiz aylarda hastanenin bazı binalarını buldozerlerle yıkmıştı. İsrail askerlerinin askeri üsse dönüştürdüğü hastane içerisinden bazı fotoğraflar sosyal medyada servis edildi: 200 yataklı Türkiye-Filistin Dostluk Hastanesi, Gazze Şeridi'nde faaliyet gösteren tek kanser hastanesiydi. Hastane yalnızca kanser hastalarına değil, diğer birçok hastaya da hizmet veriyordu. Hastane işgalin ardından İsrail askerlerince ele geçirilmiş ve askeri merkez olarak kullanılmıştı. Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) tarafından yapılan hastanenin inşasına 2011 yılında başlanmıştı. İsrail saldırıları ve ablukası sebebiyle hastane 2017 yılında tamamlanmış, 2020 yılında Filistin makamlarına devredilmişti. Hastane geçtiğimiz yılın Ekim ayındaki İsrail saldırılarında da hedef alınmıştı.
4 gün önce İsrail ordu güçleri, işgal altındaki Gazze Şeridi'nin en büyük sivil yerleşim yeri olan Gazze Şehri'nde yeni bir saldırı başlattı. Yerel kaynakların aktardığı bilgilere göre, Netzarim Koridoru'nda konuşlu İsrail birlikleri, Gazze Şehri'nin güneyindeki Zeytun ve Sabra mahallelerine karadan girdi. İsrail savaş uçakları da bölgede yoğun bombardımanlar düzenledi. Bombardımanlarda onlarca sivilin katledildiği, çatışmalar sebebiyle binlerce sivilin bölgeyi terk etmek zorunda kaldığı ifade edildi. İsrail saldırıları sebebiyle evlerinden olan çok sayıda sivil bu bölgedeki okullarda yaşıyordu. Zeytun ve Sabra mahallelerinde İsrail ordusuyla Kassam Tugayları arasında şiddetli çatışmalar yaşandığı kaydediliyor. İsrail güçleri birkaç ay önce Gazze Şehri'ndeki saldırıları tamamladıklarını açıklayarak bölgeden çekilmişti. İsrail güçleri şehirden çekildikten sonra Filistinli direniş grupları bu alanlarda yeniden organize olmaya başlamıştı.
5 gün önce İsrail bombardımanı Salı günü yıkıma uğrayan Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentinde Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) ait bir sahra hastanesini vurarak iki kişinin yaralanmasına neden oldu. Arabi21'in haberine göre, tıbbi tesise üç top mermisi düştü ve yaralananlar arasında bir BAE güvenlik görevlisi de bulunuyor. İsrail ayrıca Gazze Şeridi nüfusunun çoğunun sığındığı Refah'ın merkezindeki diğer binaları da bombaladı. Salı günü İsrail şehre kara saldırısı başlatarak Refah'ın Mısır ile olan sınır kapısını ele geçirdi ve insani kriz korkularını tetikledi. Uluslararası Kurtarma Komitesi'nin (IRC) Acil Durumlardan Sorumlu Başkan Yardımcısı Bob Kitchen Salı günü yaptığı basın açıklamasında, "İsrail güçleri Refah'ın doğusuna bir kara saldırısı başlattı ve sınır kapısının Filistin tarafının kontrolünü ele geçirdi" dedi. İsrail uzun süredir kenti karadan işgal etme tehdidinde bulunuyor ve bunun sonucunda sivil halk için feci sonuçların ortaya çıkmasından endişe ediliyor.ıUluslararası Kızılhaç Örgütü, İsrail'e acilen Refah'ta ve Gazze Şeridi genelinde şiddeti durdurma ve tüm taraflara acil ve kalıcı bir ateşkesi kabul etme çağrısında bulunuyor. Kızılhaç'ın açıklamasında, "Uluslararası toplum, tarafları bir anlaşmaya varmaya ikna etmek ve Refah'ta yaşanmakta olan insani trajediyi durdurmak için elindeki tüm diplomatik gücü kullanmalıdır" ifadelerine yer verildi. Hamas Pazartesi günü yaptığı açıklamada arabulucular Mısır ve Katar tarafından önerilen ateşkes anlaşmasını kabul ettiğini duyurmuştu. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisi öneriyi "İsrail'in temel taleplerinden uzak" olarak nitelendirdi, ancak hükümetin yine de Mısır'ın başkenti Kahire'ye müzakereciler göndereceğini söyledi. Mısır medyasının bildirdiğine göre, bir ateşkes anlaşmasına varılmasını amaçlayan görüşmeler Çarşamba günü Kahire'de "tüm tarafların katılımıyla" yeniden başladı. Üst düzey bir Hamas yetkilisi görüşmelerin son turunun "belirleyici" olacağını söyledi. AFP haber ajansına konuşan yetkili, müzakereler konusunda kamuoyu önünde konuşma yetkisi olmadığı için isminin açıklanmaması koşuluyla, "Direniş, halkının haklı taleplerinde ısrarcıdır ve halkımızın hiçbir hakkından vazgeçmeyecektir" dedi. Yetkili daha önce Hamas ve diğer Filistinli gruplar tarafından tutulan çok sayıda İsrailli rehinenin serbest bırakılması için bunun İsrail'in "son şansı" olduğu uyarısında bulunmuştu. İsrail'in Gazze'ye karşı 7 aydır sürdürdüğü savaş, Filistin bölgesinin Sağlık Bakanlığı'na göre şimdiye kadar çoğu kadın ve çocuk olmak üzere en az 34.844 kişinin ölümüne neden oldu. Savaş Filistinli siviller için büyük bir sefalete yol açtı ve Gazze Şeridi’nin tamamını koca bir enkaza çevirdi.
5 ay önce Cezayir'de adı, başta 1992 darbesi olmak üzere sivillere yönelik ihlaller, işkenceler ve diğer suçlarla anılan emekli Tümgeneral Halid Nezzar öldü. 86 yaşındaki Nezzar'ın uzun süren hastalığı neticesinde 29 Aralık Cuma günü öldüğü açıklandı. 1937 yılında Cezayir'in Batna bölgesinde doğan Halid Nezzar Fransa ve Rusya'da eğitim görmüş, Fransız ordusunda yer almış, Cezayir Kurtuluş Savaşı'nda Fransızların emrinde Cezayirlilere karşı savaşmış bir isimdi. Nezzar, 1962'de Cezayir bağımsızlığını kazanırken şaibeli bir biçimde taraf değiştirdiğini iddia edip yeni kurulan Cezayir ordusunda yer almıştı. Seküler görüşlere sahip olan Nezzar, yeni kurulan Cezayir'in de bu doğrultuda şekillenmesinde rol oynadı. Nezzar, 1992 yılında İslami kesimi hedef alan darbe esnasında Cezayir'in Savunma Bakanı'ydı.
5 ay önce Ebu Ubeyde: 83 gündür süren savaşın ardından en büyük selamı, Gazze'deki kararlı halkımızın dışında kimse hak edemez. Kassam Tugayları halkımızla aynı siperde, bir lokma ekmeği ve bir yudum suyu paylaşıyor. Aksa Tufanı, Siyonist Rejimi yok olma yoluna soktu. İşgalci İsrail'e yüzyılın darbesini indirerek, hak ve hürriyet talep eden bir millet olduğumuzu tüm dünyaya haykırdık. Cihad etmeye ve hazırlanmaya devam ettik çünkü haklarımız elimizden alındı. 83 gündür süren saldırının ardından hâlâ düşmana karşı sahadayız. Şu ana kadar İsrail'e ait 825 araç imha edildi.Son iki günde işgalcilerin 3 helikopterini hedef aldık. Mücahitlerimizin düşman askerlerini ve araçlarını hedef aldığını ispatlayan birçok belge yayınladık ama bu, buzdağının yalnızca görünen kısmıdır. Milletimize yönelik saldırılar durmadan hiçbir takas anlaşmasını kabul etmeyeceğiz. Düşmanı başarısızlığa uğratan şey halkımızın ve mücahitlerimizin sahadaki kararlılığıdır. Gazze, savunmasız halklara karşı insan hakları kılıcını taşıyan tüm yalancıları açığa çıkardı.
5 ay önce Endonezya'nın batısındaki Açe eyaletinde yüzlerce üniversite öğrencisi Müslüman Arakanlı mültecilerin kaldığı geçici bir kampı basarak mültecilerin sınır dışı edilmesini talep etti. 27 Aralık günü protestocular 100'den fazla Arakanlıyı, Banda Açe kentindeki merkezden zorla çıkardı. Farklı üniversitelerin amblemlerini taşıyan ceketler giyen öğrenciler, baskın düzenledikleri sırada Arakanlı mülteciler aleyhine sloganlar attı. Öğrencilerin yerde oturan ve korku içinde ağlayan Rohingyalı erkek, kadın ve çocukların eşyalarını tekmeledikleri görüldü.
5 ay önce Türkiye'de "Parasetamol", yurtdışında "Acetaminophen" olarak bilinen ağrı kesici ve ateş düşürücü olarak piyasaya sürülmüş Rockefeller tıbbı firmalarının insanları zehirlemede kullandığı toksik maddelerden biri hakkında bilim dünyası uyarıda bulunuyor. Türkiye'de etken maddesi Parasetamol olan ilaçlar arasında en bilinenleri ve en yaygın olarak kullanılanları Parol, Minoset, Calpol, Vermidon, A-ferin, Gripin, Panadol, Tylenol (Tylol)'dur. Esas problem; bebek ve çocuklarda ateş, soğuk algınlığı vb. durumlarda doktorların sıklıkla reçete ettiği, anne babaların ise son derece rahat bir şekilde çocuklarına verdiği parasetamol içerikli ilaçlarda, örneğin Parol ve Calpol'dedir. Güncel bağımsız bilimsel çalışmalar göstermektedir ki; PARASETAMOL ZEHRİ BEBEK VE ÇOCUKLARDA NÖROLOJİK HASARA SEBEP OLMAKTA, GELİŞİM GERİLİĞİ, DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU VE OTİZM SPEKTRUMU HASTALIKLARINA YOL AÇMAKTADIR. Bilimsel makale için tıklayın. Günümüzde hemen her çocukta görülen bu nörolojik hastalıkların bu kadar artmasının başlıca sebeplerinden biri çocukluk çağı aşıları olmakla beraber, diğer sebebi ise; her hastalıkta, her ateşte ve her ağrıda çocuklara kaşık kaşık içirilen Parasetamol içerikli ilaçlarıdır (Parol, Calpol, Tylol). Bebekliğinden beri her hastalığında, her ateşte bu ilaçları alan çocukların beyinleri geri dönülemez şekilde hasar görmekte ve yukarıda sayılan çağımızın belası nörolojik hastalıklar (Otizm, DEHB vb) çığ gibi artmaktadır. Bilimsel makale için tıklayın. Çocukları bu hastalıklardan muzdarip olan gelen ebeveynler şu ayeti kerime'yi tefekkür etmeliler. "Başınıza gelen her musibet, ellerinizle kazandığınız (günahlar) sebebiyledir. Hem (Allah) çoğunu da affeder." (42-Şûrâ:30) Konunun kedilerle ilgisi ise aşağıdaki gibi açıklanmaktadır. Kedilerde "glucuronidation" (glukuronidasyon) adlı metabolik proses yetersizdir. Bu metabolik proses, "parasetamol" denen zehrin vücut tarafından işlenerek atılması için gerekli olan bir prosestir. Dolayısıyla kedilere "parasetamol" içeren bir ilaç verildiğinde vücutları bunu işleyemez ve ilacın oluşturduğu toksisite sonucu ciddi hastalıklara maruz kalabilirler ve hatta ölebilirler. (Bilimsel makale için tıklayın.) Veterinerler bu bilgiye sahip olduklarından, kedilere asla Parasetamol kullanmazlar. Yenidoğan bebekler ve küçük çocuklar da tıpkı kediler gibi, Parasetamol'ü işleyip vücuttan atılmasını sağlayan "glucuronidation" (glukuronidasyon) adlı metabolik proses açısından son derece yetersizdir. Yetişkinliğe ulaştıkça bu proses tam olarak gelişmektedir. Dolayısıyla Parasetamol kullanımı yetişkinlere, çocuklarda olduğu kadar zarar vermemektedir. Ne yazık ki, içinde yaşadığımız küresel tuğyanda bebeklerin kedi kadar kıymeti olmadığından; veterinerler kedilere "zarar görürler" endişesiyle parasetamol vermezken, 1980'li yıllardan itibaren çocuk doktorları gönül rahatlığı ile doğumdan itibaren bebeklere Parasetamol vermektedir. Sorgulamayan, araştırmayan ve doktorlara körü körüne itaat eden anne babaların katkısıyla nesiller ifsad olmakta, nesiller hastalanmaktadır. Bunun önüne geçmede en büyük görev yine anne babalara düşmekte olup; bilgiye erişimin son derece kolay olduğu çağımızda, reçete edilen ilaçları çocuklarına kullanmadan önce anne babaların bu ilaçların yan etkileri üzerine araştırma yapıp, mümkün olduğunca doğal ve helâl tedavilere yönelmeleri sağlıklı nesiller için elzemdir.
5 ay önce 13 yaşındaki bir oğlan çocuğu. Spor faaliyetlerinde bulunuyor. Son derece sağlıklı. Rutin doktor kontrolüne gittiğinde idrarda kan şekeri ölçümü yapılıyor. Her şey normal. Aynı gün Difteri-Boğmaca-Tetanoz aşısı (Tdap) ve Menactra adlı menenjit aşısı vuruluyor. Aşıdan 40 gün sonra 614 mg/dL kan şekeri ve 12.4 HbA1C değeri ile Diyabetik Ketoasidoz Komasına girerek ölümden dönüyor; ama ölene dek ilaç endüstrisinin ürettiği GDO'lu sentetik insülinlere muhtaç olacak şekilde Tip 1 diyabetli bir engelli hâline geliyor. Bu olayın "toksik aşıların" yan etkisi dışında başka bir açıklaması yok. Çünkü aşıyı olmadan birkaç dakika önce çocuğun idrarında kan şekerine bakılıyor ve normal seviyede çıkıyor. Aşıyı vurulduktan 40 gün sonra ise çocuğun son haftalardaki ortalama kan şekerini gösteren HbA1C değeri, normalde 5-6 olması gerekirken, 12 çıkıyor. Tıp sanayisine hizmet eden hemşire ve doktorların hiçbir açıklaması yok. Putları olan aşılara toz kondurmamak için kırk takla atıyorlar. Sadece DBT (Tdap) değil, MMR (Kızamık-Kabakulak-Kızamıkçık), çocuk felci, su çiçeği, mRNA ve bebekler-çocuklar için üretilen daha hangi toksik enjeksiyonlar var ise hepsi bu hastalığı ve daha fazlasını tetikleyebilir, çocuğunuzu öldürüp sakat bırakabilir. Bir modern (!) çağ hastalığı olan Tip 1 Diyabet vakalarının en azından %75'inin çocukluk çağı aşıları sebebiyle çıktığını ortaya koyan makale için buraya tıklayın. Bu makalede, çocuklara aşı yapmayan ABD'deki özel bir pediyatri kliniğinde 25 yıldır tek bir çocukta dahi Tip 1 Diyabet çıkmamış olmasından bahsediliyor. Ve yine aşılı çocuklarda Tip 1 Diyabet çıkma ihtimalinin hiç aşı olmayan çocuklara göre 4.7 kat daha fazla olduğu da yapılan geniş çaplı anketlere dayanarak tespit ediliyor. Tesadüf mü? Elbette değil! AŞI YOKSA HASTALIK YOK! Yıllara göre bazı ülkelerde Tip 1 Diyabet oranları. 1960'lı yıllarda ve öncesinde Tip 1 Diyabet hastalığı diye bir şey neredeyse hiç yokken, sonrasında, yıllar geçtikçe, çocuklara uygulanan aşıların sayısı 6-7 taneden 50-60 taneye yükseldikçe, hastalık grafiğinin nasıl da yükseldiğine iyi dikkat edin. Günümüzde SMA'dan tutun da ismini sadece birkaç yıl öncesine kadar hiç duymadığımız türlü türlü hastalıkları duymaya başladığımıza da dikkat edin. "İnsanlardan öylesi vardır ki; dünya hayatına dair söyledikleri senin hoşuna gider/sözleriyle seni etkiler. O, kalbinde olanın (iyilik, güzellik, ıslah) olduğuna dair Allah’ı şahit tutar. Oysa o, düşmanın en beter olanıdır. (Bir işin başına yönetici olduğunda ya da) yanınızdan ayrıldığında yeryüzünde bozgunculuk yapmak, ekini ve nesli yok etmek için çalışır. (Oysa) Allah, bozgunculuğu sevmez." (2/Bakara: 204-205) Aşılardan sonra Tip 1 Diyabet teşhisi almış olan çocuğun annesiyle yapılmış 30 dakikalık röportaj: https://rumble.com/v36plwy-mother-of-child-who-got-type-i-diabetes-from-vaccine-injection-speaks-out.html https://rumble.com/v36plwy-mother-of-child-who-got-type-i-diabetes-from-vaccine-
4 ay önce Rusya ve İran tarafından desteklenen Esed rejimi güçleri Suriye'nin kuzeyindeki İdlib kent merkezine bombardıman düzenledi.Yerel kaynakların aktardığı bilgilere göre İdlib kent merkezi Esed rejimi tarafından yüksek kalibreli toplarla bombalandı.Kent merkezindeki sivil yaşam alanlarının hedef alınması sonucu ilk belirlemelere göre 4 sivil hayatını kaybederken 20'den fazlası yaralandı.
5 ay önce İsrail, Suriye'yi hedef alan saldırılar hakkında nadiren açıklama yapıyor. Cuma günü Al Arabiya'ya konuşan kaynaklar, İsrail'in Perşembe günü geç saatlerde Şam Uluslararası Havalimanı'nı hedef alan hava saldırısında İran Devrim Muhafızları Ordusu'nun 11 mensubunun öldüğünü bildirdi. Kaynaklar, Suriye'nin doğusundaki İran destekli güçleri denetlemekten sorumlu olan Devrim Muhafızları'nın hedef alınan üyelerinin üst düzey bir heyeti karşılamak üzere havaalanında bulunduklarını söyledi. Esed rejimine bağlı medya ve rejimin Savunma Bakanlığı daha önce de İsrail'in Suriye'nin güneyinde ve Şam yakınlarında hava saldırıları düzenlediğini açıklamıştı
5 ay önce Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR), Suriye'nin orta kısmındaki Humus iline yönelik rapor hazırladı. Kamuoyuna açıklanan raporda, Suriye yönetiminin, Humus ilinde çatışmaların yoğun olduğu Baba Amer Mahallesi ile Kuseyir ilçesindeki on binlerce ev, arazi ve mülke el koymaya çalıştığı savunuldu. Raporda, Suriye yönetiminin öldürülen en az 500 bin sivil ile kaybolan yaklaşık 112 bin 713 sivilin yanı sıra yerinden ettiği 12 milyon Suriyelinin mal varlıklarına el koymak için çalışma yürüttüğü bilgisi yer aldı. Rejimin çıkardığı yasa ve kararnamelerle mülklere el koymaya çalıştığı vurgulanan raporda, yerlerinden edilen ve zorla tahliye edilenlerin mülkiyet haklarının yok sayıldığı belirtildi.
5 ay önce Geçtiğimiz 10 Kasım günü gerçekleşen olayda Emrullah Akdoğan, başka bir kullanıcının paylaştığı “Sefih, rezil, ayyaş, katil, İngiliz casusu diktatörü lanetle anıyoruz” yazılı mesajı retweet edince, Atatürk’e hakaret suçlamasıyla hakkında dava açıldı. 5816 sayılı Atatürk’ü koruma kanunu gereği 2 yıl hapis cezasına çarptırılan Akdoğan, tutuklanarak cezaevine gönderildi. Sosyal medyada olay, Akdoğan’ın retweet ettiği söz konusu paylaşımda Atatürk’ün isminin dahi geçmediği, sadece bir retweet sonucu hırsızların, adam yaralayanların almadığı cezaya çarptırıldığı yorumlarıyla eleştirildi.
5 ay önce Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, yeni asgari ücrete ilişkin, "Yeni miktarla çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeme sözümüzü bir kez daha yerine getirmiş olmanın memnuniyeti içerisindeyiz." dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan yeni asgari ücret ülkemize ve milletimize hayırlı olsun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "2024 yılında asgari ücret yüzde 49 artışla net 17 bin 2 Türk lirası olarak uygulanacaktır. Ülkemize ve milletimize hayırlı olsun" değerlendirmesinde bulundu.
5 ay önce 10 Kasım Cuma günü bir camide okunan hutbede imam, hutbe metni dışına çıkarak, Mustafa Kemal'e rahmet dilemiş, bunun üzerine cuma namazına katılanlardan biri imama tepki göstererek camiyi terk etmişti. Camiyi terk eden Ahmet Bostancı isimli genç sosyal medya hesabından yayınladığı bir videoda hutbede Mustafa Kemal'e rahmet okunmasına tepki göstermişti. Videonun sosyal medyada hedef gösterilmesinin ardından Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı olaya ilişkin soruşturma başlatmıştı. Gözaltına alınan Bostancı, "Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun'a muhalefet'' ve ''Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılama" suçları kapsamında savcılığa sevk edilmiş ardından ise tutuklanmıştı.
5 ay önce Dindar Yahudiler son yıllarda "ahir zaman" ve "Mesih'in gelişi" konusunda birçok alametin gerçekleştiği görüşünde. Yahudilerin kutsal kitaplarında yazıldığı ifade edilen birçok alametin son yıllarda gerçekleştiği öne sürülüyor. Jerusalem Post'ta yer verilen haberde söz konusu alametlerden üçüne değinildi. Bunlardan ilki, Yahudi inancına göre 2 bin yıldan bu yana İsrail'de ilk kez tamamen kızıl ve "lekesi olmayan" bir buzağının doğması. 2017 yılında doğduğu öne sürülen buzağının doğumu ve kurban edilmesi, Kudüs'te Yahudilerin kutsal saydığı "Üçüncü Tapınak"ın inşasına işaret olarak görülüyor. Tapınağın inşası sonrasında da Mesih'in geleceği düşünülüyor. Yahudilerin ikinci alameti ise Ölü Deniz'de (Lut Gölü) yaşamın ortaya çıkmaya başlaması. Aşırı derecede tuz içerdiği için yaşam bulunmayan Ölü Deniz'in derinliklerinde son yıllarda yaşam formları görülmeye başlandı. Daha önce yaşamın bulunmadığı bilinen gölde 2011 yılında yaşam formları keşfedilmişti. Son yıllarda ise Ölü Deniz'de balıkların ortaya çıkmaya başladığı ifade edildi. Yahudilerin inancına göre "ahir zaman"da Ölü Deniz'de yaşam ortaya çıkacağına inanılıyor. Üçüncü alamet, Yahudilerin "Ağlama Duvarı" olarak nitelediği Burak Duvarı içerisinden bir yılan çıkması. Bu olay da 2018 yılında gerçekleşti. Yahudilerin ibadet ettiği sırada duvar içerisinde bir yılan görüldü ve bölgedeki Yahudilerin korkmasına yol açtı. Dindar Yahudiler tüm bu alametlerin "ahir zaman"ın gelişini ve "Mesih'in ortaya çıkışını" işaret ettiği görüşünde.
5 ay önce Malcolm X, ABD''de yaşadığı dönemde ırkçılıkla mücadelenin sembol isimleri arasında yer aldı. Asıl adı Malcolm Little olan Malcolm X, henüz 5 yaşıdayken babasını faili meçhul bir cinayete kurban verdi. Annesi ise bu olayın ardından akıl hastanesini kapatıldı. 21 yaşındayken hırsızlık suçlamasıyla hapse mahkum edilen Malcolm X, cezaevinden çıktıktan sonra Nation of İslam isimli harekete katıldı. Malcolm X adını Nation Of İslam isimli harekete katıldıktan sonra alan Little, Afrikalı atalarının soyadını temsil etmesi nedeniyle X soyadını kullanmaya başladı. Altı yaşındayken babası öldürüldü. On üç yaşına geldiğinde, annesi akıl hastanesine yerleştirildi ve kendisi koruyucu aileye verildi. Yaşamına bir süre bu şekilde devam etti. 1946 yılında (21 yaşındayken), hırsızlık ve hâneye tecavüz suçlarından hapishaneye girdi. Hapishanede, "İslam Ümmeti" (İngilizce: Nation of Islam) isimli siyahî harekete katıldı. 1952 yılında şartlı tahliye edildi. Tahliye edildikten sonra kısa zamanda hareketin liderlerinden biri hâline geldi. Bu hareketin en meşhur siması olduğu yaklaşık 12 yıl içinde, siyâhî üstünlüğüne inandığı İslam Milleti öğretileri doğrultusunda, siyah ile beyaz Amerikalılar''ın ayrılması gerektiğini savundu ve sivil haklar hareketinin ırksal bütünleşme vurgularına karşı alaycı tavırlar sergiledi.
İMSAK | 04:23 |
GÜNEŞ | 05:50 |
ÖĞLE | 13:01 |
İKİNDİ | 16:57 |
AKŞAM | 20:13 |
YATSI | 21:40 |
Abdullah el Muhaciri (Kuteybe Türki) | 36 sayfa | PDF’yi Aç & İndir
Tarık Ebu Abdullah | 16 sayfa | PDF’yi Aç & İndir
Abdullah Azzam | 23 sayfa | PDF’yi Aç & İndir