Memurluk Yemini Caiz mi? Öğretmenlik Caiz mi?

SORU

Selamun aleykum hocalarım. Ben atanmayı bekleyen bir öğretmenim. Benim devlete atanıp memurluk yeminini sözlü ya da imzalı bir şekilde yapmam doğru mudur? Şer’an bir sakıncası var mıdır? Dinden çıkar mıyım?

CEVAP

Ve aleykumusselamu ve rahmetullah. Hamd Allah’a mahsustur.

Muhterem kardeşim laik ve demokratik TC devletinde memuriyeti şu iki ana kısımda değerlendirebiliriz. Bir: Laik ve demokratik TC devletini ikrar ve tasdik ederek memurluk yapanlar. Bunlar kâfirdir. Velev ki memur olmasalar da veya memur olup memurluk yeminini yapmamış olsalar da. İki: Laik ve demokratik TC devletini inkâr ederek memurluk yapanlar. Birinciler zaten bizim konumuz değiller.

İkincilere gelince, derim ki laik ve demokrat TC devletinin herhangi bir kurumunda memurluk yapmak Müslümana aslen caiz değildir. Çünkü birincisi 657 nolu Devlet Memurlar Kanununda düzenlenmiş olan “Yemin Belgesini” yemin ve imza etmesi gerekir ki bu açık küfürdür. Ve ikincisi kâfir bir devletin memuru olacak ki bu da onu zannı galiple dininde fitneye düşürecektir.

Mevzubahis yönetmelik harfiyen şöyledir:

Amaç ve Kapsam

Madde 1 – Bu Yönetmelik 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi tüm kamu kurum ve kuruluşları ile bunların personelinden, Asli Devlet Memurluğuna atanan personelin, 657 Sayılı Kanunun 2670 sayılı Kanunla değişik 6. maddesi gereğince yemin etmeleri için kurum veya kuruluşlarınca düzenlenecek yemin, merasiminin usul ve esaslarını belirlemek amacıyla düzenlenmiştir.

Özel Hükümler

Madde 2 – Devlet Memurları Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına sadakatla bağlı kalmak ve kanunları sadakatle uygulamak zorundadırlar. Devlet Memurları bu hususu asli Devlet Memurluğuna atandıktan sonra en geç bir ay içinde kurumlarınca düzenlenecek merasimde yapacakları yeminle belirlerler. Yemin Metni Aşağıdadır: “Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, Atatürk İnkılap ve İlkelerine, Anayasada ifadesi bulunan Türk Milliyetciliğine sadakatla bağlı kalacağıma; Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını Milletin hizmetinde olarak tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak uygulayacağıma; Türk Milletinin milli, ahlaki insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup, bunları geliştirmek için çalışacağıma; insan haklarına ve Anayasanın temel ilkelerine dayanan milli, demokratik, laik bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarımı bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.”

Madde 3 – Kurum ve Kuruluşlarda yemin merasiminin yapılacağı gün atamaya yetkili amirler tarafından tayin ve tesbit edilir.

Madde 4 – Asli Memurluğa atanan personelin tesbit edilen günde yemin merasimine iştirak etmesi şarttır. Ancak, hastalık v.s. gibi yetkili amirlerce kabul edilebilecek mücbir sebeplerle yemin merasimine iştirak edemeyen memurlar tayin edilecek bir günde amirlerinin huzurunda yemin eder.

Yemin Merasimi Usul ve Esasları:

Madde 5 – Yemin edecek memurlar; atamaya yetkili amir veya görevlendireceği bir yetkili tarafından tesbit edilen günde, toplanarak önce edecekleri yeminin önemi hatırlatılır, yurt sevgileri, milletin kendilerinden neler beklediği, çalışmada göstermeleri gereken fedakarlıklar tekrar tazelenir.

Madde 6 – Atamaya yetkili amir veya görevlendireceği yetkili, bakanlık ve kuruluşlarda Müsteşar, Müsteşar Yardımcıları, Ünite Amirleri, İllerde daire amirleri merasimde bulunurlar.

Madde 7 – Yemin edecek memurların mensubu olduğu kurum veya kuruluşun memurları da (Hizmet ve görevi aksatmayacak şekilde bir kısmı görev başında kalmak suretiyle) merasim yapılacak yerde hazır bulundurulur.

Madde 8 – Yemin edecek memurlar, “Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafet Yönetmeliğinde” belirtilen Kılık ve Kıyafetle, temiz ve beyaz örtülü masanın üzerine ve masa kenarından sarkmayacak şekilde konulan TÜRK BAYRAĞI etrafında sıralanırlar. Bayrak üzerine kesinlikle hiçbir şey konulmaz. İstiklal Marşının çalınıp ve söylenmesinden sonra günün anlam ve önemi görevlendirilecek bir üst yönetici tarafından açıklanır ve yemine başlanır. Memurlar masanın üzerinde bulunan Bayrağın üzerine ellerini koymak suretiyle yemin ederler.

Madde 9 – Yemin metnini ihtiva eden Yemin Belgesi yemini yapan memur tarafından merasimden sonra imzalanarak sicil dosyasına konulur.

Yürürlük ve Yürütme

Madde 10 – Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Madde 11—Bu Yönetmeliği Bakanlar Kurulu yürütür.

Evet! Muhterem kardeşim bu yeminin açık küfür olduğunu ispat etmeye dahi ihtiyaç yoktur. “Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, Atatürk İnkılap ve İlkelerine, Anayasada ifadesi bulunan Türk Milliyetciliğine sadakatla bağlı kalacağıma; Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını Milletin hizmetinde olarak tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak uygulayacağıma; Türk Milletinin milli, ahlaki insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup, bunları geliştirmek için çalışacağıma; insan haklarına ve Anayasanın temel ilkelerine dayanan milli, demokratik, laik bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarımı bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.”

“Yemin edecek memurlar, “Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafet Yönetmeliğinde” belirtilen Kılık ve Kıyafetle, temiz ve beyaz örtülü masanın üzerine ve masa kenarından sarkmayacak şekilde konulan TÜRK BAYRAĞI etrafında sıralanırlar. Bayrak üzerine kesinlikle hiçbir şey konulmaz. İstiklal Marşının çalınıp ve söylenmesinden sonra günün anlam ve önemi görevlendirilecek bir üst yönetici tarafından açıklanır ve yemine başlanır. Memurlar masanın üzerinde bulunan Bayrağın üzerine ellerini koymak suretiyle yemin ederler.”

Böyle bir yemini kendi ihtiyarı ile yapan ve böyle bir metni kendi ihtiyarıyla imza eden ve kendi ihtiyarıyla elini Türk Bayrağının üzerine koyup yemin eden kişi şüphesiz kâfirdir. Ancak kendi ihtiyarı ile değil de inkâr etmekle beraber zaruret gördüğü için veya sahih bir tevil ile veya tevriye yaparak veya muteber gördüğü ilim ehlini taklid ederek imza eden kişi tekfir edilmez. Evet! Ameli küfürdür ama bahsettiğim durumlar kişiden küfür hükmünü men edecek olan manilerdir.

Ama şuna dikkat edilmeli: Bu durumda kâfir olmadığı için caiz oluyor da değil. Hayır! Caiz değildir. Müslümanın kendisini küfre arz etmesi nasıl caiz olabilir! Ama bahsi geçen maniler tekfirine mani olurlar.

Farz edelim memur olacak olan şahıs hiç böyle bir duruma girmeyecek. Tanıdıklar vesilesiyle veya başka yollarla hiç yemin etmeden ve hiç imza atmadan, yani o merasime hiç katılmadan memur olacaksa yine laik ve demokrat bir devlette Müslümanın memur olması caiz değildir derim. Çünkü kâfir işverenin ki bu işveren devletin kendisidir, müslümanı işinde Rabbine asi olmaya sevk edeceği kesindir. Memurluklar bu konuda hepsi aynı değildir. Kimisi bu bağlamda daha tehlikelidir kimisi daha azdır. Ama hepsinde aynı tehlike mevcuttur. Devlete bağlı öğretmenlikte bu tehlike çok yüksektir. Nitekim çalışacağı yer devlet okulu olacaktır. Ders müfredatında mevcut olan yalanlar, haramlar ve küfürler. Erkek, kadın karışımı. Müzik, resim, beden eğitimi ve benzeri müfsit dersler. Okuluna göre idarenin veya okulun genel siyasi baskın fikriyatı. Bu ve bundan başka sebepler Müslümanı sürekli Rabbine itaat ile karşı karşıya getirecektir. Bundan ötürü ulema bir müslümanın kâfirin eli altında çalışmasını asıl itibariyle kerih görmüşlerdir. İmam el-Buhari (rahimehullah)’ın tahriç ettiği hadiste Habbab bin Eret (radıyallahu anhu) şöyle demiştir:

كُنْتُ قَيْنًا بمَكَّةَ، فَعَمِلْتُ لِلْعَاصِ بنِ وائِلٍ السَّهْمِيِّ سَيْفًا فَجِئْتُ أتَقَاضَاهُ، فَقالَ: لا أُعْطِيكَ حتَّى تَكْفُرَ بمُحَمَّدٍ قُلتُ: لا أكْفُرُ بمُحَمَّدٍ صَلَّى اللهُ عليه وسلَّمَ حتَّى يُمِيتَكَ اللَّهُ، ثُمَّ يُحْيِيَكَ، قالَ: إذَا أمَاتَنِي اللَّهُ ثُمَّ بَعَثَنِي ولِي مَالٌ ووَلَدٌ، فأنْزَلَ اللَّهُ: (أَفَرَأَيْتَ الذي كَفَرَ بآيَاتِنَا وقالَ لَأُوتَيَنَّ مَالًا ووَلَدًا)

“Ben Mekke’de demirciydim. As bin Vail es-Sehmi için kılıç dövmüştüm. Ona geldim ve kendisinden alacağımı istedim. O “Hayır vallahi sen Muhammed’i inkâr etmedikçe sana vermeyeceğim” dedi. Ben de “Asla! Allah’a yemin olsun ki, sen ölüp de sonra tek­rar diriltilinceye kadar ben Muhammed’i inkâr etmem!” dedim. O “Ben ölecek sonra da diriltileceksem o zaman orada benim için muhakkak mal ve çocuk olacaktır. (Sana orada öderim)” dedi. Bunun üzerine Yüce Allah şu ayeti indirdi: “Ayetlerimizi inkâr eden ve “Bana elbette mal ve evlat verilecektir” diyen adamı gördün mü?”

Öğretmenlikte durum daha da tehlikelidir çünkü eğitmendir. Okullarda öğretilen yalan veya haram veya küfür olan madde ve mevzuları zaten inkâr etmesi gerekiyor ama çocuklara bunları öğretmemesi ve onları ifsat etmemesi de gerekiyor. Bazı batıl fikirlere ve davranış biçimlerine vesile değil mani olması gerekiyor. Devlet memuru öğretmenlikte böyle bir tehlike mevcuttur. Müfsit liberal, ibahi sistemin gençliği ifsat etme çalışmasına istemeden yardımcı olacaktır. El-Muhelleb (rahimehullah) şöyle der: “Ulema müslümanın ücret karşılığında müşrik için çalışmasını mekruh görmüştür. Zarureten iki şart ile müstesna: Biri yaptığı işin müslümana helal olmasıdır ve diğeri yaptığı iş ile Müslümanlara zarar olacak olana yardımcı olmamasıdır.”

Hulasa, memurluk yeminini yapman ve imza etmen caiz değildir. Sana tavsiyem, varsa Müslümanların okul veya okul benzeri çalışmalarında görev almandır veya böyle bir imkân yoksa dini değerlere bağlı olan veya en azından dini değerlere karşı saygılı olan özel okullarda öğretmenlik yapmandır. Rabbim ayaklarını sabit kılsın ve helal bir göreve muvaffak kılsın.

Tarık Ebu Abdullah

Son Güncelleme: 1 yıl önce