BİR PAKİSTAN HİNDİSTAN KARŞILAŞTIRMASI

بِسْــــــــــــــــــــــمِ ﷲِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيم

أَلْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ وَالصَّلَاةُ وَالسَّلامُ عَلَى رَسُولِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلَى آلِهِ وَصَحْبِةٍ أَجْمَعِين .

Kendilerine saldıran, istila eden, beşeri kanunlarla ve tağuti yönetimlerle yönetilen her ülkeye karşı cihad farzdır. Müslüman olan her taife, kendilerine yakın olan kâfirlerden, müşriklerden ve farklı görünümleri olmakla birlikte mürtetlerden olan Allah düşmanlarına karşı savaşmalıdır.

Allahu teala şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler, kâfirlerden size yakın olanlarla savaşın. Onlar sizde büyük bir azim ve şiddet bulsunlar. Bilin ki Allah muhakkak takva sahipleriyle beraberdir.”

Acayip olan, Pakistan tağuti istihbaratı ISI’ın kurmuş olduğu Leşker Taybe (aslında Leşker Habise/Şeytan ordusu) gibi kurumların mücahid adlarıyla kendilerinden uzak olan Keşmir ve Afganistan gibi yerlerde istihbaratlarının emirleriyle savaşıp kendilerine yakın olan İslamabat tağutlarını terk etmeleridir.

Bu kimseler, Keşmir’de İslam ve cihad adına Pakistan tağutlarının çıkarları için savaşmaktadırlar. İslam ve cihad isimlerini istismar edip adlarını davet cemaatleri vb. isimlerle değiştirmişlerdir. Yakınlarında olan mürted ve tağutları bıraktıkları gibi onlara karşı yumuşak davranıp çıkarlarına olan emirlerini yerlerine getirmektedirler. Oysaki Allahu teala onlara karşı savaşılmasını emretmektedir.

Önce İslamabat’ı fethetsinler sonra Keşmir’e gitsinler. Zira Keşmir yolu İslamabat’tan geçmektedir. Gelin birlikte adaletli bir şekilde bir Hindistan Pakistan karşılaştırması yapalım:

İngiliz kanunları ve tağut nizamları, hem Hindistan hemde Pakistan’da tatbik edilmektedir. Şu var ki, Pakistan Müslümanlara ve İslam’a karşı Hindistan’dan daha şiddetlidir.Eğer birisi ‘Pakistan’da mescidler, medreseler ve Müslümanların çoğunlukta olması gibi bazı İslami şiarlar bulunduğunu’ söylerse; buna karşı, tüm bunlar Hindistan’da daha fazladır.

Çünkü Müslüman, Hristiyan, Hindu, Kadiyani, Pervezi, komünist, laik ve diğerleri dâhil tüm Pakistan’ın nüfusu 180 milyondur. Hindistan’da yaşayan Müslüman nüfus ise 300 milyondur. Hindistan’da bulunan medreseler, mescidler, âlimler, kütüphaneler, İslami akımlar Pakistan’dakinden daha fazla ve daha iyidir.Tüm bu İslami şiarlarla birlikte Hindistan İslam yurdu olamayacağına göre, Pakistan’ın durumu nasıl olacaktır, nasıl bir İslam devleti olabilecektir?

‘Pakistan örgütleri Hindistan parlamentosunu ve otellerini patlatıyor…’Peki bunların yanında hiç Hindistan uçaklarının Müslümanların mescidlerini, medreselerini veya suçsuz insanların evlerini yıktıklarını işittiniz mi?Pakistan tağutları ve mürted askerleri ise, Pakistan’da mescid ve şer’i medreseleri yıkmışlardır. Kabile bölgelerinde binlerce evi bozmuşlar, binlerce masum insanı katletmiş, binlerce kuran ve İslami kitap yakmıştır ve tüm bunları vahşi bombardımanlarında gerçekleştirmişlerdir.

Hindistan ne Müslümanlardan birisini Amerika’ya teslim etmiş nede birisini Guantanamo’daki Amerikan hapishanelerine göndermiştir. Pakistan ise binlerce suçsuz insanı Amerika’ya satmış, Arap, Özbek ve diğerlerinden birçok aileyi Amerika’ya teslim etmiştir. Olanları kendi gözlerimizle gördük. Pakistan havaalanında erkek ve kadınların elbiselerini çıkarmış, erkeklerin saçlarını, sakallarını ve kaşlarını kesmiş, kadınların ise saçlarını ve kaşlarını kesmişlerdi. Tam bir şiddet ve vahşilikle kelepçe ve prangalarla tutuklayıp erkek ve kadınlardan her bir kişiyi beş bin Amerikan doları karşılığında Pakistan havaalanındaki bir tağut satmıştır.

Müslüman bacılardan, Pakistan istihbaratının karanlık zindanlarında ceninlerini düşürenler olmuştur. Diğer bazıları zorla tecavüzden hamile kalmıştır. Kardeşlerden birisinin anlattığına göre, hamile bir Arap bacının Pakistan istihbaratı zindanlarına düşmesinden sonra İslamabat havaalanında Amerikalılara teslim edilmiştir. Bacı yolda Amerikan uçağında, şiddetli korkudan karnındaki çocuğunu düşürmüştür. Hindistan hapishanelerinde İslam suçundan yatan kimse bulunmamaktadır. Pakistan zindanlarında ise İslam, cihad ve Taliban adıyla binlerce suçsuz erkek ve kadın yatmaktadır. Bu kimseler, ISI’nın gizli hapishanelerinde en şiddetli işkencelere maruz kalıyor, işkenceler altında öldürülüyor ve sonra sokaklara bırakılıyorlar.

İffetli Müslüman kadınlar kaçırılıp zindanlarda her türlü çirkinliklere maruz bırakılıyor.Pakistan tağutları İslamabat’ta Hafsa medresesini (Lal mescidini) yıkmış Kuran hafızı olan kız ve erkekleri fosfor bombaları ile yakmıştır. Kuranları yakmışlar, öldürmüşler ve yıkmışlardır. Sonra ümmetin iffetli kızlarını ve Kuran hafızlarını alıp karanlık zindanlarına atmış ve onları Amerikalı ve Avrupalılara satmışlardır. Onların haberleriyle ilgili olarak, Amerika, İngiltere ve diğer ülkelerde genel evlerinde sunuldukları haberleri gelmektedir.

Feridiye üniversitesi öğrencilerini tutuklayıp bacıları önünde elbiselerini çıkarmış ve yine onlar önünde cinsel organlarını kesmişlerdir. Pakistan istihbaratı ISI gizli hapishaneleri iffetli kadınlara yapılan tecavüz, işkence ve vahşiliklerle doludur. Her türlü çirkin fiillerine maruz kalmaktadırlar. Hiç Hindistan hakkında Pakistan tağutlarının yaptıklarını işittiniz mi?

Pakistan, havalimanlarını Amerikalılara teslim etmiş ve onlarda oradan Afganistan’a saldırmışlardır. 75 binin üzerinde vahşi hava saldırılarında bulunularak Afganistan emirliğinin düşürülmesine, masum insanların öldürülmelerine, mescid ve evlerin yıkılmasına ve Afganistan’ın istilasına neden olmuşlardır. Pakistan’ın bu ümmete, bu kanlara, ırzlara, haremlere ve mülklere yaptığı bu pislik ve küfür oyunlarını Hindistan yapmamıştır.

Pakistan havalimanlarından Afganistan’a yapılan Amerikan saldırıları başladığında, Pakistan istihbaratı ISI, Leşker Taybe, Pakistan davet cemaati, Afganistan davet cemaati vb. uşaklarını işe koymuş ve onlarda Pakistan yollarında pusulara yatmışlardır. Arap, Özbek ve diğerlerinden birçok masum erkek ve kadını sığınma adı altında alıp istihbarata ait özel misafirhanelerde barındırıp yedirmişlerdir. Sonra da birer birer Amerikalılara satmışlardır. Herkes kıymetine göre…

Yine Leşker Taybe, Ebu Zubeyde, Halid Eş-Şeyh ve diğerlerini Amerikalılara teslim etmiştir. Guantanamo’daki birçok kardeş bana, Leşker Taybe ve Davet cemaatinin ISI yoluyla Amerikalılara 62’nin üzerine erkek ve kadın sattıklarını söylediler. Afgan davet cemaati ise Amerikan ve uşaklarına yüzlercesini satmış ve en basit bir Müslümanın bile hayâ edeceği şeyleri tam bir küstahlık ve hakaretle yapmışlardır.

Tüm bu olanlar, Pakistan istihbaratı, ordusu ve polisi maiyetinde olmaktaydı. Hindistan ise bu zamana kadar böyle bir şey yapmamıştır.Mürted Pakistan ordusu, habis istihbaratları ve mürted hükümeti, Müslümanlar aleyhine casusluk yapmakta ve Amerikan casus uçalarına hedefler vermektedirler. Bu habis casuslukları sebebiyle nice medrese ve mescidler yıkılmış, evler dağıtılmış, kanlar akıtılmış ve nice namuslar kirletilmiştir.

Hindistan ise bunlardan birisini yapmamıştır.Pakistan on bin dolar karşılığında Emil Cansi’yi Amerikalılara teslim ettiğinde Amerikan parlamento üyelerinden birisi şunları söyledi: “Bu çok büyük bir hatadır. Çünkü Pakistanlılar annelerini bile beş dolar karşılığında satarken siz onlara on milyon dolar verdiniz!”

Bu, mürted Pakistan yöneticilerinin siyasetiyle olmuştur. Zira onları yalnızca hayvani şehvetleri ve şeytani arzuları ilgilendirmektedir. Hindistan ise böyle bir davranışta bulunmamıştır.Mürted Pakistan yöneticileri İslam düşmanlarını dost edinmelerinin yanında, sahip oldukları tüm hile ve entrikalarla Müslümanlara düşmanlıklarda bulunmaktadırlar. Bunların detayları özel bir kitapta ele alınacaktır.

Afganistan’da kanun Hanefi fıkhıydı. Hanefi fıkhı, İslam şeriatı fıkhıdır. Hiç kimse içindeki hatalar haricinde onu şeriat dairesinin dışına çıkartamaz. Kadılık makamında bulunan âlim ve kadılara bakılabilir. Bu nizamın bitirilmesi için ne kadar entrikalar düzenleseler de bunu hiç kimse başaramamıştır. Bununla birlikte bizler kendi ülkemizin mürtedlerine karşı savaşmaktayız. Pakistan bel’amlarının torunları ise, onlar bu küfür nizamına altmış seneden fazla bir süreden beri alışagelmişlerdir.

Artık bu sistemi benimsemiş, onu savunur hale gelmiş, uygulamalarında onlara iştirak etmiş ve bunun karşısında hiçbir hassasiyet hissetmez hale gelmişlerdir. İngiliz beşeri kanunlarını uygulamalarından, Allah düşmanlarına dostluklarından, Allah dostlarına düşmanlıklarından, mescidleri, medreseleri, masum insanların evlerini yıkmalarından, Amerikan ve İngilizleri razı etmek için Müslümanları öldürmelerinden, evrensel küfür birliğini desteklemelerinden ve daha başka nedenlerden ötürü Pakistan ordusu, idaresi, rejimi, istihbaratı ve resmi daireleri mürteddir.

Hindistan ise asli kâfirlerdendir. Mürtetlere karşı yapılan savaş, asli kâfirlere karşı yapılan savaştan önce gelir. Lakin belamın torunları bu mürtetlere karşı savaşılmayacağı fetvasını vermektedirler! Keşmir, Hindistan vb. yerlerde savaşma adına, İslam’a ve Müslümanlara karşı diğer kâfirlerden daha şiddetli olan önlerindeki Allah düşmanlarını bırakmaktadırlar.

Oysaki İslamabat hepsinden öncedir. Çünkü orası mürtedler tarafından işgal edilmiştir ve kendilerine daha yakındır.İbn Kudame (rahimehullah) şöyle der: “Her topluluk kendisine yakın olan düşmana karşı savaşır. Bunda asıl olan Allahu teala’nın şu buyruğudur:

“Ey iman edenler, kâfirlerden size yakın olanlarla savaşın.”

Zira yakın olanın zararı daha fazladır. ”İslamabat mürtedlerine karşı savaşılması, Hindistan kâfirlerine karşı savaşılmasından daha önceliklidir. İslamabat’a karşı savaşın, sonra Hindistan ve diğer yerlere gidin. Çünkü mürtedin küfrü daha şiddetli ve zararı daha fazladır.

Şeyhu’l-İslam İbn Teymiyye (rahimehullah) şöyle der: “Sünnet, birçok yönden mürtedin cezasının asli kâfirden daha büyük olduğunu belirtmektedir. Bunlardan bazıları şöyledir: Mürted her halükarda öldürülür, cizyeye bağlanmaz ve zimmet ehli de olamaz. Asli kâfir ise böyle değildir.Mürted, savaştan aciz olsa da öldürülür. Savaş ehlinden olmayan asli kâfir ise bundan farklıdır. Bunlar, Ebu Hanife, Malik ve Ahmed gibi ekseri âlimlerin yanında öldürülmezler. Bununla birlikte Malik, Şafii ve Ahmed gibi cumhurun mezhebi, mürtedin öldürülmesidir.Mürted miras alamaz, onunla evlenilmez ve kestiği yenilmez. Asli kâfir ise bundan farklıdır. Yine bunların dışında birçok hükümler bulunmaktadır. Dinin aslından riddet, dinin aslına olan küfürden daha şiddetli olduğuna göre, onun şeriatlarından riddet, onun şeriatlarına karşı çıkmaktan daha büyüktür.

Bundan dolayı her mümin tatarların halini bilmektedir. Yine onların arasında bulunan fars, Arap ve diğerlerinden olan mürtedlerin Türklerden ve diğerlerinden olan asli kâfirlerden daha şerli olduğunu da bilir. Tatarlar, dinin birçok şeriatını terk etmekle birlikte kelimeyi şehadeti söylemelerinden sonra, fars, Arap ve diğer mürtetlerden daha hayırlıdırlar. Bununla, onlarla birlikte olan Müslüman asıllıların, aslen kâfir olan Türklerden daha şerli olduğu bilinmektedir. Aslen Müslüman olan birisi, İslam’ın bazı şeriatlarından irtidat ettiğinde, bu şeriatlarının hiçbirisini kabul etmemiş olan kimseden daha kötü bir durumdadır. Bunun örneği, Ebu Bekir Es-Sıddık’ın savaştığı zekât vermeyenler ve benzerleridir.

Bazı İslam şeriatlarından irtidat eden mürted, bir fakih, mutasavvıf, tacir, yazar veya başka birisi olsun- bu şeriatları daha önce hiç kabul etmeyen Türklerden daha şerlidir. Bu nedenle Müslümanlar, bu kimselerin dine verdikleri zararın diğerlerinin verdiği zarardan daha fazla olduğunu görmektedirler.”

Muslim Dost El-Afgani

Mütercim: Muhammed Atta

Son Güncelleme: 1 ay önce