SORU
Namazı terkedenin İslam’la ilgisi kalmışmıdır? Bu insana Müslüman denir mi, bununla ilgili bilgi verir misiniz?
CEVAP
Hamd âlemlerin rabbi olan Allah’a, salât ve selam efendimiz Rasûlullah’a, ehli beytine, ashabına ve yolunu takip eden mü’minlere olsun.
Ulema namazı terk edenin hükmünde ihtilaf etmişlerdir. Cumhur ulemaya göre namazın terki küfür değildir ve terk eden İslam milletinden çıkmaz. Lakin sahih sünnet, sahabenin sözleri ve birden fazla imamın naklettiği icmaya göre namazın terki küfürdür ve terk eden istitabeden sonra İslam milletinden çıkar. Şüphesiz doğru ve racih olan da budur. Allahu Alem.
Bu görüşü destekleyen deliller şunlardır:
Nebevi Sünnet:
İmam Muslim (rahimehullah)’ın tahriç ettiği hadiste Cabir (radiyallahu anhu) şöyle der: “Râsulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)şöyle buyurdu:
بين الرجل وبين الشرك والكفر ترك الصلاة
“Kişiyle küfür ve şirk arasında namazı terk etmek vardır.”
İmam Ahmed, İmam Tirmizi ve İmam Nesâi (rahimehumullah)’ın tahriç ettikleri sahih hadiste Bureyde (radiyallahu anhu) şöyle der: “Ben Râsulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’i şöyle derken işittim:
العهد الذي بيننا وبينهم الصلاة فمن تركها فقد كفر
“Bizimle onlar arasındaki ahit namazdır. Kim onu terk ederse kâfir olur.”
İmam Buhari ve İmam Muslim (rahimehumallah)’ın tahriç ettikleri hadiste Ömer (radiyallahu anhu) şöyle der: “Râsulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in şöyle buyurduğunu işittim:
بني الإسلام على خمس شهادة أن لا إله إلا الله ، وأن محمدا رسول الله ، وإقام الصلاة ، وإيتاء الزكاة والحج ، وصوم رمضان
“İslam beş şey üzere bina olunmuştur. Allah’tan başka hak ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şahitlik etmek ve namaz kılmak ve zekat vermek ve kabe’yi haccetmek ve Ramazan ayında oruç tutmak.” Bu hadisin delil olma yönü şöyledir: Zikredilenler İslam’ın beş rüknüdür. Rükünlerin varlığı ile bina da vardır. Rükünlerden birinin gitmesiyle üzerine bina edilmiş olan da düşecektir. Namaz da bu rükünlerden biridir.
İmam Ahmed (rahimehullah)’ın tahriç ettiği hadiste Abdullah bin Amr bin As (radiyallahu anhu) şöyle der:
أنه ذكر الصلاة يوما فقال من حافظ عليها كانت له نورا وبرهانا ونجاة يوم القيامة ومن لم يحافظ عليها لم يكن له نور ولا برهان ولا نجاة وكان يوم القيامة مع قارون وفرعون وهامان وأبي بن خلف
Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) bir gün namazdan bahsederken şöyle buyurdu: “Kim namazı muhafaza ederse kıyamet günü kendisi için bir nur, hüccet ve kurtuluş olur. Ve kim onu muhafaza etmez ise onun için nur, hüccet ve kurtuluş olmaz. Ve kıyamet günü Karun, Firavun, Haman ve Ubey b. Halef ile beraber olur.” Hadisi İmam Taberani (rahimehullah)’da tahriç etmiştir ve el-Heysemi (rahimehullah) Ahmed’in ravileri sikadır demiştir. Bu hadisin delil olma yönü şöyledir: Namazı muhafaza etmeyenlerin ebedi cehennemliklerle ve azabın en şiddetlisini tadacak olanlarla beraber zikredilmeleri, bunun sebebinde de beraber olduklarını gösterir. Sebebi ise şüphesiz küfürdür.
Namazın İslam’a delalet ettiğini ifade eden tüm hadisler aynı zamanda terkininde küfre delalet ettiğini ifade eder. Mesela İmam Buhari (rahimehullah)’ın Enes bin Malik (radiyallahu anhu)’dan rivayet ettiği hadiste Râsulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)şöyle buyuruyor: “Her kim bizim kıldığımız namazı kılar, kıblemize yönelir ve kestiğimizi yerse, işte o Müslümandır. O Allah’ın ve Rasûlü’nün zimmetindedir. Artık böyle olan bir kimsede Allah’ın zimmetine hıyanet etmeyin.” Veya İmam Muslim (rahimehullah)’ın tahriç ettiği hadiste Ummu Seleme (radiyallahu anha) Râsulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in şöyle buyurduğunu aktarır: “İleride sizin üzerinize bazı emirler atanacaktır. Siz onları tanıyacaksınız ve beğenmeyeceksiniz. Kim beğenmezde onları kerih görürse (onların yaptığı cürümlerden) beri olmuş olur. Kim inkâr ederse selamete kavuşur. Fakat razı olan ve tabi olanın durumu …(pek kötüdür. Çünkü bu kişi onlarla aynı hükümde ve konumda olur.) Sahabeler dediler ki: “Ey Allah’ın Rasûlü onlarla savaşmayalım mı?” Dedi ki: “Hayır! Sizin aranızda namaz kıldıkları sürece onlarla savaşmayın.”
Sahabe sözleri:
Abdullah bin Şakik el-Ukayli (rahimehullah) şöyle demiştir: “Râsulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in ashabı namaz hariç diğer amellerin terk edilmesini küfür olarak görmezlerdi.” Bu eseri İmam Tirmizi (rahimehullah) rivayet etmiştir. Ayrıca İmam Hakim (rahimehullah)’da tahriç etmiştir ve Buhari ev Muslim’in şartlarına göre sahih olduğunu söylemiştir. Abdullah bin Şakik (rahimehullah)’ın “Râsulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in ashabı” demesi bu görüşün sahabenin indinde icma olduğunu gösterir.
İmam Malik (rahimehullah) Ömer (radiyallahu anhu)’nun “Namazı terk edenin İslam’ı yoktur” dediğini nakleder. Ve İmam ibnu Ebi Şeybe (rahimehullah) Ali (radiyallahu anhu)’nun “namaz kılmayan kâfirdir” dediğini nakleder. Ve İmam Mervezi (rahimehullah) İbni Mesud (radiyallahu anhu)’nun “namazı terk edenin dini olmaz” ve Ebu Derda (radiyallahu anhu)’nun “namazı olmayanın imanı olmaz” dediğini nakleder. Ve İmam İbni Abdilber (rahimehullah) İbni Abbas (radiyallahu anhuma)’nın “namazı olmayanın imanı olmaz” dediğini ve Cabir (radiyallahu anhu)’nun “kim namaz kılmazsa kâfir olur” dediğini nakleder.
İsimlerini zikrettiğim sahabeye ilaveten ibn Hazm (rahimehullah) Abdurrahman bin Avf, Muaz bin Cebel ve Ebu Hureyre (radiyallahu anhu)’dan namazı terk edenin kâfir olacağı yönde nakiller getirir ve sonra “bu konuda bu sahabelere muhalif her hangi bir sahabe bilmiyoruz” der.
Ulemadan namazın terki küfürdür diyenlere gelince, İmam İshak bin Rahaveyh (rahimehullah) bu konuda ilim ehlinin icmasını nakleder. Ve İmam Eyyub es-Sahtiyani “namazın terki küfürdür. Bunda ihtilaf edilmez”der. Ve İmamlar Abdullah bin Mubarak, Hasan el-Basri, İbrahim en-Nahai, eş-Şabi, el-Evzai, Hammad bin Zeyd, Muhammed bin Hasen, Said bin Cubeyr, Nafi, el-Hakem ve Ahmed bin Hanbel (rahimehumullah) namazı terk edenin kâfir olacağını söylemişlerdir.
Hulasa: İmam Ömer bin Hattab (radiyallahu anhu)’nun dediği gibi namazı terk edenin İslam’ı yoktur. Namazı terk edene Müslüman denilmez. Allahu Alem.
Allah’a hamd ve Rasûlü Muhammed’e salât ve selam olsun. Davamızın sonu âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd etmektir.
Tarık Ebu Abdullah
Son Güncelleme: 1 yıl önce