Myanmar cuntası tarafından terörize edilen Arakanlı Müslümanların yaşadığı Buthidaung şehri bu kez de isyancı gruplar tarafından yakıldı.
Arakanlı Müslümanların yoğun olarak ikamet ettiği Buthidaung şehri önce cuntaya bağlı birlikler tarafından hedef alınmasının ardından 17 Mayıs günü de iç savaşın diğer tarafında yer alan Arakan Ordusu isimli etnik milis güçler tarafından ateşe verildi.
Seyfurrahman çığlıklara uyandı. Etraf karanlık, hava da benzin kokuyordu. Dışarıya baktığında alevlerin geceyi aydınlattığını fark etti.
Azınlık Arakanlı Müslümanların en yoğun şekilde yaşadığı Rakhine eyaletine bağlı Buthidaung şehri saldırı altındaydı ve yanıyordu.
Olaya şahit olan 30 yaşındaki Arakanlı Müslüman şunları söyledi:
“Görebildiğim tek şey alevlerdi, başımıza kötü bir şey gelebileceğini biliyorduk ama bu kadarını hayal bile etmemiştik.”
Alevler nihayet sönünce, Myanmar ile Bangladeş sınırında yer alan şehrin hala dumanı tüten bir enkaz olduğu anlaşıldı. Binlerce Arakanlı Müslüman sokakta kaldı. Kıdemli bir BM yetkilisi, yapılan ilk tahminlere göre saldırı esnasında ve daha sonraki saatlerde en az 45 Arakanlı Müslümanın hayatını kaybettiğini söyledi.
Budist çoğunluğa sahip Myanmar ordusunun 2017’deki karışıklık döneminde büyük bir kısmı Müslüman olan Arakanlı Müslümanları hedef alış tarzı BM raporlarında defalarca “tam anlamıyla bir etnik temizlik vakası” olarak tanımlanmıştı. 17 Mayıs saldırısı da bu insanlara yönelik şiddetin en yeni halkasıydı.
Myanmar ordusu 2017’de BM verilerine göre 10 bin Arakanlı Müslümanı katledip yaklaşık 700 binden fazlasının da apar topar komşu Bangladeş’e kaçmasına neden oldu. Rakhine eyaleti merkezli etnik milis örgüt Arakan Ordusu ile cuntaya bağlı birlikler arasında o dönem başlayan çatışmalar, son aylarda Arakan Ordusu’nun peş peşe aldığı zaferlerin ardından tekrar yoğunlaştı.
25 Ağustos 2017
Çoğunluğu Arakanlı Müslümanların teşkil ettiği bir grup, Rakhine Eyaletinin kuzeyindeki bir ordu üssü ile bazı polis noktalarına saldırdı.
2 Eylül 2017
Arakanlı Müslümanların çoğunlukta olduğu yerleşim yerlerinde 2 bin 600den fazla ev aynı gün yıkıldı. 58 bin 600 Arakanlı Müslüman panik içinde komşu Bangladeş’e sığındı. Sağ kurtulanlar Myanmar ordusunun evleri rastgele ateşe verdiğini ve insanları öldürdüğünü söylediler.
11 Eylül 2017
BM bir açıklama yaparak ordunun icra ettiği askeri operasyonu “tam anlamıyla bir etnik temizlik vakası” olarak tanımladı.
30 Temmuz 2018
Myanmar devleti, Rakhine’deki insan hakları ihlalleri iddialarını araştırmak üzere resmi bir komisyon oluşturdu.
31 Ekim 2019
Bu süreç içinde Rakhine’den kaçarak Bangladeş’e sığınan ve toplamda sayıları 744 bini aşan Arakanlı Müslüman mülteci durumuna düştü.
1 Şubat 2021
Myanmar ordusu Aung san Suu Kyi’nin başında bulunduğu sivil hükümeti devirerek devletin kontrolünü ele geçirdi.
23 Mart 2021
Arakan Ordusu yaptığı açıklama ile hem darbeyi hem de darbe sonrasında sokaklara dökülen halka yönelik operasyonları kınadı.
27 Ekim 2023
Aralarında Arakan Ordusu’nun da bulunduğu ülkedeki en büyük üç isyancı gruptan müteşekkil ittifak cunta yönetimine yönelik büyük bir askeri saldırı başlattı.
2024 Mart ayı
Arakan Ordusu, Rakhine Eyaleti sınırları içindeki 12 şehir merkezinin 9’unda kontrolü ele geçirdi.
Hala Buthidaung’da bulunan 12 görgü tanığı ile telefonda, Bangladeş’teki mülteci kamplarında kalan çok sayıda maktul ile de yüz yüze röportajlar gerçekleştiren Reuters ekipleri bunlara ek olarak yangınlardan önceki ve sonraki uydu görüntülerini de inceleyerek 17 Mayıs günü yaşananları ortaya çıkardı. Haber ajansının araştırmaları neticesinde Mayıs ayındaki kundaklama saldırısının asil failinin Rakhine Eyaletinde yaşayan Budist çoğunluğun kurduğu Arakan Ordusu olduğu anlaşıldı.
2021 yılındaki darbeyle Myanmar’daki sivil hükümeti devrilmesinin ardından diğer birçok etnik grup gibi Arakan Ordusu da ülkedeki kanlı iç savaşa dahil oldu. 2009 yılında kurulan Arakan Ordusu aslında uzun süredir Myanmar merkezi yönetimine karşı savaşan bir grup olup Rakhine Eyaletini “özgürleştirip” bağımsız bir devlet kurmayı amaçlıyor.
BM’nin insan hakları ofisinin Myanmar temsilcisi James Rodehaver’ın Reuters’a verdiği bilgilere göre ekibinin bölgede yaşayanlarla gerçekleştirdiği görüşmelerden elde edilen malumat, saldırıların sorumlusunun Arakan Ordusu örgütü olduğuna işaret ediyor. Rodehaver’ın raporuna göre görüşme yapılan Rohignyaların tümü Arakan Ordusu mensubu olduğu anlaşılan militanların petrole bulanmış odunlar yardımıyla binaları ateşe verdiğini ve bu hadise yaşanırken cunta gibi diğer olası saldırgan grupların o bölgede olmadığını ifade etti.
Rodehaver ayrıca, yaşanan kundaklama olayına dair BM’nin ilk kez bir gruba suçlama yönelttiğini ve hadiseye dair araştırmalarının devam ettiğini iletti.
Gerek BM gerek de Reuters tarafından ulaşılan bilgiler ile Arakan Ordusu örgütü sözcüsü Khine Thu Kha’nın 19 Mayıs tarihinde Reuters’a yaptığı açıklamada Buthidaung’daki yangınların militanların şehri ele geçirmeden önce ordu güçleri tarafından icra edilen bir hava saldırısı neticesinde başladığına dair söyledikleriyle çelişiyor.
Rodehaver’ın elindeki bilgilere göre yangınların bir hava saldırısı sonrası başladığına dair “herhangi bir emare” mevcut olmayıp o tarihte iddia edilen türde bir saldırının gerçekten icra edildiğini kanıtlayacak türden büyük çaplı patlamalar da gözlemlenmedi.
Uydu şirketi Planet Labs tarafından temin edilen Buthidaung bölgesinin yangınlardan önceki ve sonraki fotoğraflarını inceleyen Avustralya Stratejik Politika Enstitüsü’nde görevli Nathan Ruser’a göre uzun yıllardır kendisinin de yakından bizzat takip ettiği kuzey Rakhine’deki Arakan Ordusu örgütünün daha önceki kundaklama saldırıları ile 17 Mayıs saldırısı birebir örtüşüyor.
Ruser konu ile alakalı olarak şöyle konuştu:
“Eldeki bu verilere rağmen bizzat olay bölgesinde bir soruşturma yapılmadan bu yangınlara bir hava saldırısının sebep olma olasılığını tamamen eleyemeyiz.”
Reuters’ın elindeki bilgileri kendisine gösterdiğimiz Khine Thu Kha, bunların “yersiz suçlamalar” olduğunu ve isyancı grubun din farkı gözetmeksizin bölgedeki tüm sivillere yardım ettiğini iddia etti ve şunu ekledi:
Biz, Arakan Ordusu olarak hiçbir şey yakmadık. Bizim askerlerimiz yüzünden ölen tek bir masum sivil bile yoktur.”
Myanmar Enformasyon Bakanı, Reuters tarafından kendisine sorulan sorulara cevaben söz konusu bölgenin kendi kontrolleri altında olduğu dönemde ordunun toplumsal gerilimlere mahal vermediğini ve Buthidaung’un herhangi bir yerini ateşe vermediklerini söyledi.
Bilgi Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada Myanmar ordusuna bağlı birliklerin “ülkemizi tamamen korumak ve savunmak amaçlı disiplinli faaliyetler yürüten ve hukuki olarak tanınan tek silahlı kuvvet” olduğu ve yaşanan hadisenin failinin “teröristlik” yaptığı vurgulanan Arakan Ordusu örgütü olduğu ifadeleri yer aldı.
Ülkedeki durumu takip eden Af Örgütü gibi uluslararası kurumlar ve Arakanlı Müslümanların hakkını savunan diğer gruplar daha önce de birçok defa Arakan Ordusu örgütünü adam kaçırma ve benzeri taktiklerle insan haklarını çiğnemekle suçlamış ancak Arakan Ordusu her defasında bu suçlamaları reddetmişti.
Reuters’ın yaptığı araştırmalar sonucunda cuntanın Rakhine çoğunluk ile Arakanlı Müslümanlar arasındaki gerginlikler üzerine oynayarak aktif olarak bu saldırıyı körüklediği anlaşıldı. Elde edilen bilgilere göre ordu birlikleri -geçmiş dönemde ortadan kaldırmak için uğraştığı- Müslüman azınlığı zorla silah altına aldıktan sonra 2024’ün başlarında bu askerlere Rakhine komşularına ait evleri yaktırdı.
Rakhine’de ikamet eden ve kendilerine ulaşarak röportaj yaptığımız iki Arakanlı Müslüman erkek, iç savaş sürecinde büyük çaplı askeri mağlubiyetler almaya devam eden cuntaya bağlı birliklerin kendilerini kaçırıp zorla silah altına aldığını anlattı.
Eskiden Buthidaung’da ikamet eden üç Arakanlı Müslüman da soydaşlarının zorla silah altına alınıp, canlarını kurtarmak için bölgeden kaçan Rakhinelilere ait boş evleri yakmakla görevlendirildiklerine şahit olduklarını söyledi.
Görüşme talep ettiğimiz bazı Arakanlı Müslümanlar misilleme yapılmasından çekindikleri için isimlerinin sadece bir kısmının kaynak olarak verilmesi şartıyla konuşmayı kabul etti.
Reuters’ın geçmişte hazırladığı haberlerden hatırlanacağı üzere etnik Rakhine gruplar 2017’deki Arakanlı Müslümanların “temizlendiği” dönemde aktif olarak şiddet olaylarına iştirak etti.
Myanmar’daki insan hakları durumu üzerine çalışan BM Özel Raportörü Thomas Andrews’e göre cuntaya bağlı birliklerin “binlerce” Arakanlı Müslümanı zorla silah altına almasının amacı bölgedeki halklar arasında ayrılıkları derinleştirmek.
Andrews bu konuda şunları söyledi:
“Zulme uğrayan, günah keçisi ilan edilen, hakları çiğnenen ve savaş halindeki taraflar arasında sıkışıp kalan Arakanlı Müslüman halkı için halihazırdaki vaziyet, 2016 ve 2017’deki soykırım amaçlı şiddet olaylarının başladığı ilk döneme maalesef çok benziyor.”
Buthiduang’daki şiddet olayları, Arakan Ordusu ile cunta birliklerinin şehrin yakınlarında birbirine girmesiyle bu yılın başlarında ortaya çıktı. Bölgedeki duruma hakim insan hakları yetkilileri ile yerel halktan beş kişinin verdiği bilgilere göre Rakhinelerin büyük bir kısmı Mart ayında bölgeyi terk etti.
2014 yılındaki son nüfus sayımına göre Buthiduang’ın nüfusu 55 bin civarındaydı. Hem devrilen sivil hükümet hem de cunta yönetiminin (nesillerdir bu topraklarda yaşıyor olmalarına rağmen) yasa dışı göçmen olarak tanımladığı 100 binden fazla Arakanlı Müslüman bu “resmi” sayıya dahil edilmedi.
Gece yarısı evi basılarak kaçırılan 24 yaşındaki Ali’nin başına gelenler aslında Mart ayından beri yaşanmaya başlamıştı ve Butidaung’da yaşayan birçok Arakanlı Müslüman çoktan zorla askere alınmıştı.
Ali’nin anlattıklarına göre onu evinden aldıkları gece kendisiyle beraber iki düzine erkek daha “gençlerin ülkeyi terörizmden kurtarmak için silaha sarılması lazım” diyen cunta birlikleri tarafından kaçırılıp zorla silah altına alındı. Arakanlı Müslümanları zorla saflarına katan sadece cunta rejimi değildi. Buthidaunglu bir başka Arakanlı Müslüman da Arakan Ordusu örgütünün yaşadığı yeri basarak kendisini cuntaya karşı savaşmak üzere zorla silah altına aldığını söyledi.
Kendisine mikrofon uzattığımız henüz 15 yaşındaki bir Arakanlı Müslüman çocuk ise cunta ile birlikte hareket eden Arakanlı Müslümanlardan müteşekkil bir silahlı grup tarafından nisan ayında Bangladeş’teki bir mülteci kampından alınarak “burada cihat edeceğiz” diye Rakhine Eyaletine getirildiğini anlattı.
Ali’nin anlattıklarına göre cuntaya bağlı askerler kendisini bir askeri kampa götürerek çeşitli silahları kullanmayı öğretti. Kaçırılmasının üzerinden sekiz gün sonra Ali’ye su bulması için emir verildi ve kendisi bu esnada kaçmayı başardı. Myanmar’dan kaçmak için önce yaya olarak daha sonra da bot ile yol giden Ali, şu anda ikamet ettiği Bangladeş’e zor ulaştı.
Olaylara şahit olan üç Buthiduanglının anlattıklarına göre ertesi ay cunta yönetimine bağlı subaylar Ali ile birlikte silah altına alınan Arakanlı Müslümanlara emir vererek Budist komşularının evlerini yağmalatıp yaktırmaya başladı.
O dönemde Buthiduang’ın kuzeydoğusunda ikamet eden Sawyed, o gün cunta subaylarının Arakanlı Müslümanları karşısına alarak “Bu Rakhineler 2017’de evlerinizi yıkıp akrabalarınızı öldürdü. Şimdi intikam vakti.” diye konuşma yaptığını anlattı.
Bir başka şahidin anlattıklarına göre şehrin önde gelen isimleri askerleri durdurmaya çalıştılar ancak Arakanlı Müslüman gençler “durdurulamaz bir haldeydi.”
Planet tarafından temin edilen uydu görüntülerinde 13-16 Nisan tarihleri arasında çıkan yangınlar neticesinde şehrin güney ve batı kısımlarında büyük hasar meydana geldiği açıkça görünüyor. Bölgede faaliyet gösteren Medecins Sans Frontieres (Sınır Tanımayan Doktorlar) isimli yardım kuruluşu da şehrin içinden geçen otoyola yakın bir konumda bulunan ofisinin bu tarihler arasında yandığını rapor etti.
Sınır Tanımayan Doktorlar yaptığı açıklamada 15 Nisan tarihindeki olay için direkt olarak bir tarafı suçlamadı ancak bölgede yaşanan çatışmaları yoğunlaştığı gerekçesiyle Buthiduang’daki faaliyetlere son verildiğini ve “yerel halkın tıbbi müdahale için herhangi bir alternatifinin kalmadığını” iletti.
Bağımsız araştırma grubu Myanmar için Veri (Data for Myanmar) tarafından elde edilen uydu görüntülerine göre nisan ayında yaşanan kundaklama olayları neticesinde 1500 kadar ev yanarak kül oldu.
BM bünyesinde çalışan Andrew, Reuters’a verdiği röportajda sivil halkın malına ve insani yardım kuruluşlarına yönelik kundaklama saldırılarının “uluslararası hukuka göre bir suç olduğunu” belirterek Uluslararası Ceza Mahkemesini (UCM) “bağlantıları ne olursa olsun tüm sanıklardan hesap sormaya” çağırdı.
UCM bu mesele hakkında henüz bir yorum yapmadı. Mahkeme tarafından 2019 yılında Arakanlı Müslümanlar hedef alınarak işlenen insanlığa karşı suçların araştırılması için bir soruşturma açıldı ancak dava dosyasına eklenecek vakalara “işlenen suçun en az bir safhasının Bangladeş sınırları içinde gerçekleşmesi” şartı getirildiği için bu girişimin boyutu haliyle küçük kaldı.
Hala Buthiduang’da ikamet eden 27 yaşındaki etnik Rakhine bir öğretmen olan Aung Chay’ın evi de olaylar sırasında yandı. Chay, Arakanlı Müslümanlarla bugüne kadar barış içinde yaşadıklarını ve daha önce bir sorunlarının olmadığını ancak Arakanlı Müslümanların “bilerek cunta birliklerine katılıp evleri yaktıklarını” iddia etti.
Uydu görüntüleri incelendiğinde Buthiduang civarındaki onlarca yerleşim yerinin 15 Nisan ile 18 Mayıs tarihleri arasında ateşe verildiği anlaşılıyor.
Reuters tarafından Arakan Ordusu’nun ilerleme tarihleri le bu tarihlerdeki uydu görüntüleri incelenmek suretiyle gerçekleştirilen araştırma neticesinde Buthiduang civarındaki Arakanlı Müslümanların yaşadığı en az iki yerleşim yerinin örgüte bağlı militanlar tarafından ele geçirildikten sonra kundaklandığı ortaya çıktı.
Rodehaver, BM tarafından hazırlanan analiz raporunda, Buthiduang’daki kundaklama saldırısından önceki günlerden sadece Arakanlı Müslümanlara ait yerleşim yerlerinin hedef alınmasının “hedef seçimi önceden yapılmış yıkım” kalıbına uyduğunun yer aldığını söyledi ve bu saldırılardan hemen sonra Buthiduang’da yaşanan hadiselerin “son derece stratejik bir dizi kundaklama operasyonu” olduğunu ekledi.
Buthiduang’da konuşlu cunta birlikleri 15 Mayıs tarihine kadar kademeli olarak bölgeden çekilmesi Arakan Ordusu’nun şehri kontrolünü ele geçirmek için savaşmasına gerek kalmayacağı anlamına geldiğinden bu gelişme ilk başta yerel halkta bir rahatlamaya sebep oldu.
Sawyed o gün hakkında şunları söyledi:
“Çatışmak için bir nedenleri kalmadığından biz en baştan Arakan Ordusu’nun insanların başına bela olmayacağını sandık ve bu yüzden onlarla dostane ilişkiler kurmak için hazırlandık.”
17 Mayıs günü akşam saat 6:00 civarında Arakanlı Müslümanlardan önde gelen üç yaşlı isim, yakınlardaki bir köyün eteklerinde Arakan Ordusu militanları ile buluştu.
Meseleye dahil olan iki kişinin anlattıklarına göre Arakan Ordusu örgütü kimsenin sabah olmadan şehirden ayrılmamasını emretti ancak Rodehaver’ın elde ettiği bilgilere göre şehirde yaşayan bazı Arakanlı Müslümanlara bölgeyi derhal terk etmeleri uyarısı yapıldı. Arakan Ordusu’nun kontrol altına aldıktan sonra ateşe verdiği diğer yerleşim yerlerinde de benzer şekilde insanlara bölgeden çıkmaları gerektiğini söyledikleri bilinen bir durum.
5 görgü tanığı Arakanlı Müslümanın dediklerine göre saat 6’da gerçekleştirilen görüşmeden sadece birkaç saat sonra üzerindeki üniformalardan ve yerel Rakhine diliyle konuşmalarından Arakan Ordusu militanı olduğu anlaşılan kişiler Buthidaung’a girdi.
Nuru lakaplı 24 yaşındaki bir esnaf saat 9:30 civarı şehrin kuzey kısmında Arakan Ordusu militanlarını gördüğünü anlattı.
Militanların şehre girmesinin hemen ardından bir anda kaos başladığını söyleyen Nuru, “evlerinden kaçarak çıkan insanlar Arakan Ordusu’nun evleri yakmaya başladığını söyleyip bizi uyarmaya geldiler” dedi.
38 yaşındaki esnaf Zaw Win de yine aynı saatlerde şehrin güney mahallelerinden alevler yükseldiğini söyledi. Win şunları söyledi:
“Kuzeyde, doğuda, güneyde her tarafımızda yangın vardı. Burada bizi kapana kıstırmak için yangın çıkardılar.”
Rodehaver’ın elde ettiği bilgilere göre Arakan Ordusu militanları petrole batırdıkları sopaları tutuşturup etrafa atarak yangınları başlattı. Hatırlanacağı üzere benzer taktikler Arakanlı Müslümanları hedef alan 2017 yılındaki şiddet olaylarında da kullanılmıştı.
İki görgü tanığının anlattıklarına göre düzinelerce Arakanlı Müslümanın alevlerden kaçıp kurtulmak için sığındığı şehrin en büyük hastanesi de Arakan Ordusu militanları tarafından kundaklandı.
Tanıklardan birisi içi insan dolu bir evin yandığını ve “içeriden yardım çığlıkları duyduğunu” anlattı.
Nuru, Zaw Win ve diğer görgü tanıklarının bahsettiği mahalleler ile Reuters’ın incelediği uydu görüntüleri birbiriyle uyuşuyor.
Saldırının ardından birçok Buthidaung’lu Arakanlı Müslüman batıya yani sahildeki yerleşim yeri Maungdaw’a doğru kaçtı.
Alevlerden uzaklaşmalarına rağmen yine de tehlike geçmemişti zira Maungdaw’a doğru kaçan kalabalık bir grup gece yarısına doğru Bathidaung’daki hapishanenin etrafındaki arazide toplanmaya başladı.
Arakan Ordusu militanları bu insanların bölgeden ayrılmasına izin vermedi ve üç görgü tanığının anlattığına göre aralarından bazılarının havaya ateş açması neticesinde büyük panik yaşandı.
Seyfurrahman ve hanımı Cemile ile beş ve iki yaşındaki çocukları canlarını kurtardılar fakat Seyfurrahman’ın kardeşi bu esnada çıkan arbedede öldürüldü.
Cemile yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Tüm şehir gözümün önünde yanıp kül oldu. Sanki yeryüzündeki bir cehennem gibiydi.”
Canlarını zor kurtaran aile yayan şekilde altı gün yolculuk yaparak Bangladeş’e varabildi. Buthidaung’dan Bangladeş’e gidebilmek için sıradağları aşmak gerektiğinden bunun yanında iki küçük çocuk olan aile için çok zorlu bir yolculuk olduğunu anlatan Seyfurrahman ağaç yaprakları ve hindistan cevizi yiyerek hayatta kaldıklarını anlattı.
Çok sayıda mülteci kampının yer aldığı Bangladeş’in Cox’s Bazar şehrinde kendisiyle görüştüğümüz Seyfurrahman “tek aklıma gelen karımla kızlarımı korumaktı” dedi.
Yurtlarından kaçmak zorunda kalan Arakanlı Müslümanları ilk başta kabul eden Bangladeş yönetimi şimdilerde ise iç savaşın devam ettiği komşusu Myanmar’dan daha fazla mülteci kabul etmeyeceklerini söylediği için Seyfurrahman sınır dışı edilmekten korkuyor. Mesele hakkında yorum talep ettiğimiz Bangladeş İçişleri ve Dışişleri Bakanlıkları herhangi bir açıklama yapmadı.
Rahman şöyle söylüyor:
“Artık orada bir şey kalmadı. Bizi öldürecekler.”
Kaynak: Beyaz Minare
Son Güncelleme: 3 ay önce