Münafıkların 50 Alameti : 1 – Müslümanları Bırakıp Müşriklere Yardım Etmek !

بِسْــــــــــــــــــــــمِ ﷲِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيم

أَلْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ وَالصَّلَاةُ وَالسَّلامُ عَلَى رَسُولِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلَى آلِهِ وَصَحْبِةٍ أَجْمَعِين .

Ruhlar,derlenmiş ordular gibi olup ülfet ettiğini tanır, ihtilaf ettiğine karşı çıkar. Münafıkların kalpleride kâfirlerle ülfet eder,onları iyi bilir.İçleri dışları onlarla bir olur.Lakin peygamber sallallahu aleyhi ve sellem zamanında münafıklar bu ülfetlerini, İslam’ın kuvvetinden dolayı izhar edemiyorlardı. Ama şu günümüzde münafıklarla kâfirlerin kalpleri aynı eğilimdedir.Onlar öncüleri gibi İslam’ı yıkmak üzere yardımlaşıyorlar.Fakat onlar şuan bunu insanların önünde açıkça yapıyorlar.

İnsanlardan her biri elini diğerinin eli üstüne koymuştur. Şekil değiştiği veya durum şiddetlendiği zaman bu, Müslümanların Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem zamanında yaşadığı şekle dönmektedir.İşte Uhud savaşında Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’i ordunun üçte birini çevirerek terk eden münafıklar!
Münafıkların ilk terkettikleri Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem olmuştu.Bunu başkaları izledi.Allah Azze ve Celle bu konuyla ilgili olarak şu ayetlerini indirdi;

“Hem de münafıkları belli edeceği için ki,bunlara “Gelin,Allah yolunda savaşın veya savunma yapın!” denilmişti . Onlar: “Savaşmayı bilsek arkanızdan gelirdik”
dediler.Onlar,o gün imandan çok küfre yakındılar,ağızlarıyla kalplerinde olmayanı söylüyorlardı,Allah onların kalplerinde ne sakladıklarını en iyi bilendir.”(Aliİmran167)

Eş-Şevkanî,“Onlar,o gün imandan çok küfre
yakındılar”kavli hakkında dedi ki;“Yani;onlar müminleri terkettikleri o gün,onları Müslüman zannedenlerden küfre daha yakındılar.Zira onlar durumlarını açığa çıkarmış, perdelerini yırtmış, nifaklarını ortaya koymuşlardı.Ayetin anlamı hakkında denildi ki;onlar o gün yardım bakımından küfür ehline,iman ehlinden daha yakındılar.”
Allah müminleri bu gibi fiillerde sakındırarak buyuruyor ki;

Ey iman edenler! Sizler,inkâr edenler ve yeryüzünde sefere çıkan veya savaşan kardeşleri hakkında:”Eğer bizim yanımızda kalsalardı ölmezler,öldürülmezlerdi”

diyenler gibi olmayın.

”(Al-i İmran156)
Sonra Müslümanları terk ettikleri için mazeret sunma şekli az bir gelişmeyle başka bir konuda geçtiği gibi farklı bir şekil alıyor;

“Allah’ın Rasûlüne muhalefet etmek için geri kalanlar(sefere çıkmayıp)oturmaları ile sevindiler; mallarıyla,canlarıyla Allah yolunda cihad etmeyi çirkin gördüler;”bu sıcakta sefere çıkmayın”dediler.”(Tevbe 81) Allah onlara şöyle cevap veriyor;“De ki: “Cehennem ateşi daha sıcaktır!”Keşke anlasalardı!”

(Tevbe 81)
İlk zamanlarda ki bu şekil zamanımızda,
Müslümanları en şiddetli tehlikede terk etmek hususunda en yüksek nifak üsluplarına ulaşıncaya kadar gelişmeye devam etti. Bu günlerde güven içinde
yaşamak veya korkutulmamak için Müslümanları terk etmelerinden dolayı özür diliyorlar.

Korkutulmaktan maksatları Allah yolunda cihad veya mustaz’af Müslümanlara yardım edersek,kâfir devletleri bize karşı çıkar,bize ekonomik ambargo uygularlar. gibi yeni şekillerle nifakı ortaya koyuyorlar. Zira bu Müslümanları terketmektir.

Yeryüzünün çeşitli yerlerinde manevîde olsa yardım ve desteğe muhtaç nice Müslümanlar vardır. Lakin terk etmek nedir?

Münafıkların Müslümanları terk etmeleri sebebiyle koşuşturma durdurulmaz,aksine
kâfirlerin yardımı Müslümanlara ulaşıncaya kadar beklenir.İşte onlar Allah Teala’nın şu kavlinde belirtildiği gibi bunu açıklayanların ilk önderleridir;

“Münafıkların,kitap ehlinden inkâr eden dostlarına:“Eğer siz yurdunuzdan çıkarılırsanız,mutlaka bizde sizinle beraber çıkarız;sizin aleyhinizde kimseye asla uymayız…”dediklerini görmedin mi?” (Haşir 11)
İbn Cerir,“Münafıkları görmedin mi”kavli hakkında der ki;“Allah Teala peygamberi Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’e hatırlatarak buyuruyor ki; “Ey Muhammed! Kalp gözünle bakıp münafıkların;Abdullah Bin Ubeyy Bin Selul,Nevfel’in iki oğlu Vedia ve Malik,Süveyd ve Dais’in söylediklerini görmedin mi?

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem savaş için Nadiroğullarına gittiği zaman münafıklar bunlara adam göndererek yerlerinden ayrılmamalarını, müstahkem mevkilerinde kalmalarını, onları kimseye teslim etmeyeceklerini, savaşırlarsa onlarla beraber savaşacaklarını,Medine’den çıkarılırlarsa onlarla beraber çıkıp gideceklerini söylemişlerdi.Bu vaatleri bekleyen Yahudiler,münafıklardan hiç bir destek görmemişlerdir.

Allah bunların kalplerine korku salmış ve develerinin götürebileceği kadar mal alıp şehri terk etmek istemişler, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemde onlara müsaade vermiştir.“sizin aleyhinizde kimseye asla uymayız”yani; sizi tek başınıza bırakmamızı isteyen hiçbir kimsenin sözüne itaat etmeyiz.Bizler sizinle beraberiz. El-Kurtubî, “Münafıkları görmedin mi” kavli hakkında der ki;

“Yahudilerin,münafıkların herhangi bir
din ve kitaba inanmadıklarını bilmekle birlikle,kendilerine verdikleri yardımcı olmak sözüne aldanmış olmalarının hayret edilecek bir husustur.”

Zamanımızda ki münafıklar,Müslümanlara karşı savaşta kâfirlerle beraber tek safta duruyorlar. Maslahatları hakkında ki korkuları hüccet olur mu?

Kanun parçalama! Şiddeti kaldırma vesaire …Önceki münafıkların ve onlara katılanların Allah onları çoğaltmasın misyonu pek çok yerde Müslümanları yalnız bırakmak ve kâfirlere yardım etmektir.Bu terk ediş ve kâfirlere yardımın hissî veya manevî olması fark etmez neticede aramızda bunu bize izhar etmektedirler.Yardımcımız Allah’tır.

Ebu Abdullah Abdurrahman Bin Ali Bin
Hasenel-Arûmî

Tercüme;
Ebu Muaz Yücel Seyfullah Erdoğmuş

Son Güncelleme: 4 ay önce