Raşi̇d hali̇felerden sonra ümmet ki̇mlerle bi̇rli̇kte ci̇had etti̇?

Selefimiz, Haccac ile birlikte savaşmıştır. Emevilerde Haccac ve benzeri ordu komutanlarının kimler olduklarını bilir misin? Birinci asırda Kuzey Afrika Berberileri birkaç kez mürted oldu ve Ehli Sünnet mensupları bazı zamanlar sancağını Haricilerden olduğu bilinen bir komutana vermenin dışında bir seçenek bulamadı. O vakit Ehli Sünnet’ten olan Kuzey Afrika alimlerinin sloganı şöyle idi: “Kıble ehliyle birlikte kıble ehli olmayanlara karşı savaşıyoruz.”

Sonra Abbasiler geldi ve Kur’ân’ın mahluk olması fitnesi zuhur etti. Me’mun, sonrasında Mutasım, Vasık, Mutevekkil ve onlarla birlikte Abbasi devletinde yönetimde olanlar sadece Kur’ân’ın mahluk olduğuna inanan bid’atçiler değillerdi. Yalnızca ona çağırmakla yetinmiyorlardı. Bununla birlikte alimleri bu konuda imtihan ediyor, onlara işkence ediyor ve öldürüyorlardı. Peki, başlarında Ehli Sünnet’in imamı (Ahmed bin Hanbel) olmak üzere, dönemin alimleri onların arkasında namaz kılmayı ve onlarla birlikte savaşmayı terk etmiş midir? Asla!

Abbasilerden sonra Selçuklulara bir göz atalım. Selçuklular, Türklerden ve soylarından gelen Afgan, Özbek ve Orta Asya halkından oluşan insanlardı. Allah’ın dini hususunda cahillerdi. Aralarında eski dinlerin eserleri ve tasavvuf çok yaygındı. Genel halleri cahillikti. Âlimler onlar için medreseler açtılar. Imam Ebu Hamid Gazali ve Imam Cuveyni döneminde olduğu gibi. Onlara öğrettiler, nasihat ettiler ve titizlikle üzerinde durdular; arkalarında namaz kıldılar ve onlarla birlikte savaştılar.

Sonra bir de Moğolların dönemine bir göz atalım. O dönemde İslam önderlerinden ikisi büyük bir duruş sergilemiştir. Bunlardan birincisi İbn Teymiyye’dir. İnsanları onlara karşı savaşa teşvik etmiş ve bizzat kendisi de savaşmıştır. Peki kiminle? Memluklerle, Mısır ve Şam ordusunda bulunan Memluk emirleriyle. Peki, Memlukler kim? Tarihlerine bak, onların zamanında cehaletin, bid’atlerin, tasavvufun yayıldığını, kabirleri tavaf ettiklerini, Mısır’da Bedevi’nin kabrini ta’zim ettiklerini ve bunların dışında, adam öldürme, zulüm, kan akıtma, insanların mallarına haksızlık ettiklerini; fıskın, şarkıcıların, müzik ve içkinin çoğaldığını görürsün. Hatta bazıları bunu kabul etmemişlerdir. İmam İbn Teymiyye’ye, onlarda bu haller bulunurken Mısır ve Şam emirleriyle birlikte savaşılması hakkında sorulduğunda şöyle demiştir:”Bunlarla birlikte savaşmayı ancak bir cahil reddeder. Onlarla birlikte cihad terk edildiğinde İslam ehli ne yapar?”

Sonra, onların ardından Eyyubiler gelmiştir. Melik Selahaddin, Haçlılara karşı cihad etmiştir. Onun döneminin emirlerinin çoğu Şafii ve Eş’ari idi ve o dönemin selefileri onlarla birlikte cihada karşı çıkmamış ve bugün olduğu gibi onun hakkında konuşmamış ve yalan yollu Selefi Salihin mezhebine intisap edenler gibi onların kusurlarını deşmemişlerdir!

Sonra Eyyubiler gitti ve Memlukler Devleti kuruldu. İzz bin Abdusselam onları da uyarmayı sürdürdü. Peki, Moğol savaşı geldiğinde, onun tutumu ne oldu? Orduyu savaşa teşvik etti, onlarla birlikte savaşmaları için insanlar görevlendirdi ve Ayn Calut savaşı oldu. İzz bin Abdusselam’ın, zaferle sonuçlanan Ayn Calut savaşında, Mısır ordusunu Memluklerden olan Kutz ve Baybars sancağı altında Moğollara karşı savaşa teşvik etmesi meşhurdur.

Memlukler gitti ve Osmanlılar geldi. Peki Osmanlılar kim? Rasûlullah (ﷺ)’in müjdelediği üzere onların eliyle Rumların başkenti Kostantiniyye fethedildi. Orada ezan sesleri yükseldi. Yetmiş sene öncesine kadar Müslümanların dârı ve hilafetin başkenti oldu.

Peki İslam önderleri, Hanefi ve Sofi oldukları için onlarla birlikte cihadı terk etmiş midir? Talep ve savunma olarak düşmanla cihadı terk etmişler midir?

✍🏻 Şeyh Ebu Musab es-Suri

t.me/kaybolanizzetimiz

Son Güncelleme: 5 ay önce